Atakum Belediyesi önceki dönem meclis üyesi Mustafa Tüfek, Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci ve Atakum İmar İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. Müdürü Osman Temiz arasında yaşanan tartışmalar üzerine Gazete Gerçek’e açıklamalarda bulundu. Temiz, Belediye Başkanı Deveci’yi, iftira niteliğinde yalan beyanlarda bulunmak, şirketin beyannamelerini zorla ve baskı ile değiştirmek, Giresun’dan Yeminli Mali Müşavir getirmek ve bu müşavire kendi hazırladıkları raporu zorla ve baskı ile imzalatmaya zorlamak, imzalamadığı için de imzasız yeminli mali müşavir raporu ile işlem yapmakla suçlamıştı.
MALİYE BAKANLIĞI DENETLEMELİYDİ?
Mustafa Tüfek, “Belediyenin şirketle ilgili faaliyetleri her sene nisan ayında görüşülür. Şirketin faaliyet raporunun hazırlanması noktasında gerçekleşen toplantıya mutlaka şirketin bilançosu, analizi vesairesi gelmelidir. Ve ‘ne kadar sattı, ne kadar kazandı, kar yaptı mı?’ bunlar ortaya çıkıyor. İlgili kanun maddesi, ‘Şirketin faaliyetleri mutlaka faaliyet raporunda yer alır’ diyor. Ancak dönemin belediye başkanı İshak Taşçı, ısrarla bu raporları bizden kaçırıyordu. Biz de bu raporu ısrarla istiyorduk. Zaman içerisinde şüphe duymaya başladık. Sonrasında o dönem ben bazı yerlerden, şirketin bilanço ve beyannamelerine ulaştım. Orada, 30 Nisan’da ve 31 Mayıs’ta verilen iki beyanname arasında müthiş tutarsızlıklar gördüm. Burası bir kamu kurumu, Mustafa Tüfek’in mezbahanesi değildir. Buraya girenin çıkanın ciddi olması gerekiyor. Onun için bu meseleyi belediye meclisinde gündeme taşıdık. İshak Taşçı’nın cevabı, ‘asla öyle bir şey yok, biz şirketi böyle aldık, böyle gelişti, böyle dev bir şirket oldu’ gibiydi ancak bize çok inandırıcı gelmiyordu. Beyannameler arasında banka borçlarında bile farklılıklar vardı. Bir kamu kurumunda olacak iş değildir bu. Mutabakat yapılmamış mı? Nasıl bağlanmış bu defterler? Meclis toplantısında, ‘Bindik alamete, gidiyoruz kıyamete. Bu şirketten pis kokular geliyor. Gelin Maliye Bakanlığı’ndan birini isteyelim, birisi gelsin baksın bu raporlara’ dedim. Kaldı ki biz bu şirketi daha önceki başkan Metin Burma döneminde devrettiğimizde, sermayesi 750 bin liraydı ve şirketin borcu da 2 milyon liraydı. Borcun 800 bin lirası da SSK borcuydu. Bu borçtan dolayı, biz şirkete verdiğimiz ihaleleri o dönem veremedik. ‘Borcu yoktur’ kağıdı alamadık, şirkete verdiğimizde çok cüzi bir karla veriyorduk ancak başka bir firmaya vermek zorunda kaldık. Şimdi görüyoruz ki, şirket 50 milyon lira civarında borçlu. Bana göre anlatılanlar yanlış” diye konuştu. ‘ŞİRKETTE ÇOK GARİP ŞEYLER OLDU’ “Seçim döneminde Cemil Deveci’ye ve diğer aday Zihni Şahin’e, ‘hanginiz kazanırsanız kazanın, şirketi devralmayın’ demiştim” diyen Mustafa Tüfek, yeminli mali müşavir iddialarını şöyle değerlendirdi: “Giresun’dan gelen yeminli mali müşavir iddiaları bence boş. Böyle bir şey olmaz. Böyle bir şey olmaması lazım. İmza attığın yerde sorumluluk taşıyorsun, mali müşavir olarak bir sorumluluğun var. Fakat şirketin hesaplarını incelediğimizde çok garip şeyler gördük. Doğru olan kamunun bunu denetlemesi gerekirdi. Eksik yapıldı yani. Bunlar Ali ağanın defterinde olur, kamuda böyle bir şey olmaz. Kamuda mal veya hizmetini verdin, faturasını keseceksin. Bunlar çok gayri ciddi şeylerdir. ‘faturayı kestirmedik, hasılat yapacağız da öyle ödeyeceğiz’ deniliyor. Konuşurken suç işliyor aslında. Vergi usulü kanununda faturanın nasıl kesilecek çok nettir. Kanundaki hükümlere göre, mal veya hizmetin verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde faturayı kesmek zorundasınızdır. Kesmediğiniz takdirde devletin katma değer vergisini ve geçici vergisini kaçırıyorsunuzdur. Dolayısıyla böyle bir şeyin olması mümkün değil. Fatura kanunlara göre kesilmek zorundadır. Şirketin mal varlığı yeminli raporunda 12 milyon liranın üzerindedir. Bu varlık sigorta borcunu ödemeye yetmemektedir. Piyasa borçları, vergi borçları, banka borçları nerede? Müthiş çelişkiler var. Doğru olan yapılmadı, doğru olan kamunun bu şirketi denetlemesiydi. Kamunun denetlemesinde artı husus da vardır. Kamu denetlediğinde, vergi dairesine faturanın akıbetini sorar ve cevap alır, yeminli mali müşavirin böyle bir cevabı alma şansı yok. Burayı kamu denetleseydi, kimsenin hiçbir şey deme durumu yoktu” dedi. ‘458 BİN LİRALIK ÇİKOLATA DAĞITILDI’
Şirketle ilgili ilginç iddialarda bulunan Mustafa Tüfek, “Burada ilginç şeyler oldu. Biz 800 bin lira borcumuz varken ihaleden yasaklı olduk. Ancak mensubu bulunan arkadaşın müdür olduğu şirket Atakum Belediyesi’nden 9,5 milyon liralık ihale aldı. ‘Borcu yoktur’ yazısını nasıl aldı, ben merak ediyorum. Şirketler belediyenin görev alanlarına giren konulara iştigal edebilir. Şirket bayramlarda piyasadan 458 bin 536 liralık ikram malzemesi ve çikolata alıp, Atakum Belediyesi’ne çikolata satamaz ve yine bu şirketin kayıtlarında 66 bin 941 liralık aşure dağıtım işi var. Belediye kutsal günlerimizde aşure dağıtıyor ve bu işi şirkete veriyor. Şirket ise mesela ‘10 bin tane dağıttım’ diyor, 66 bin 941 liralık milyon liralık aşure faturası kesiyor” şeklinde konuştu. ‘İSHAK TAŞÇI YALAN SÖYLÜYOR’ Mustafa Tüfek, şöyle devam etti: “Dönemin Belediye Başkanı İshak Taşçı, şirketin Sayıştay denetiminden geçtiği kaydediliyor. Külliyen yalan. Şirketi, Sayıştay denetlememiştir. Bu şirket 2 milyon liralık borçla devralınmıştı, şimdi 50 milyon lira borcu var.” HABER MERKEZİ
Mustafa Tüfek, “Belediyenin şirketle ilgili faaliyetleri her sene nisan ayında görüşülür. Şirketin faaliyet raporunun hazırlanması noktasında gerçekleşen toplantıya mutlaka şirketin bilançosu, analizi vesairesi gelmelidir. Ve ‘ne kadar sattı, ne kadar kazandı, kar yaptı mı?’ bunlar ortaya çıkıyor. İlgili kanun maddesi, ‘Şirketin faaliyetleri mutlaka faaliyet raporunda yer alır’ diyor. Ancak dönemin belediye başkanı İshak Taşçı, ısrarla bu raporları bizden kaçırıyordu. Biz de bu raporu ısrarla istiyorduk. Zaman içerisinde şüphe duymaya başladık. Sonrasında o dönem ben bazı yerlerden, şirketin bilanço ve beyannamelerine ulaştım. Orada, 30 Nisan’da ve 31 Mayıs’ta verilen iki beyanname arasında müthiş tutarsızlıklar gördüm. Burası bir kamu kurumu, Mustafa Tüfek’in mezbahanesi değildir. Buraya girenin çıkanın ciddi olması gerekiyor. Onun için bu meseleyi belediye meclisinde gündeme taşıdık. İshak Taşçı’nın cevabı, ‘asla öyle bir şey yok, biz şirketi böyle aldık, böyle gelişti, böyle dev bir şirket oldu’ gibiydi ancak bize çok inandırıcı gelmiyordu. Beyannameler arasında banka borçlarında bile farklılıklar vardı. Bir kamu kurumunda olacak iş değildir bu. Mutabakat yapılmamış mı? Nasıl bağlanmış bu defterler? Meclis toplantısında, ‘Bindik alamete, gidiyoruz kıyamete. Bu şirketten pis kokular geliyor. Gelin Maliye Bakanlığı’ndan birini isteyelim, birisi gelsin baksın bu raporlara’ dedim. Kaldı ki biz bu şirketi daha önceki başkan Metin Burma döneminde devrettiğimizde, sermayesi 750 bin liraydı ve şirketin borcu da 2 milyon liraydı. Borcun 800 bin lirası da SSK borcuydu. Bu borçtan dolayı, biz şirkete verdiğimiz ihaleleri o dönem veremedik. ‘Borcu yoktur’ kağıdı alamadık, şirkete verdiğimizde çok cüzi bir karla veriyorduk ancak başka bir firmaya vermek zorunda kaldık. Şimdi görüyoruz ki, şirket 50 milyon lira civarında borçlu. Bana göre anlatılanlar yanlış” diye konuştu. ‘ŞİRKETTE ÇOK GARİP ŞEYLER OLDU’ “Seçim döneminde Cemil Deveci’ye ve diğer aday Zihni Şahin’e, ‘hanginiz kazanırsanız kazanın, şirketi devralmayın’ demiştim” diyen Mustafa Tüfek, yeminli mali müşavir iddialarını şöyle değerlendirdi: “Giresun’dan gelen yeminli mali müşavir iddiaları bence boş. Böyle bir şey olmaz. Böyle bir şey olmaması lazım. İmza attığın yerde sorumluluk taşıyorsun, mali müşavir olarak bir sorumluluğun var. Fakat şirketin hesaplarını incelediğimizde çok garip şeyler gördük. Doğru olan kamunun bunu denetlemesi gerekirdi. Eksik yapıldı yani. Bunlar Ali ağanın defterinde olur, kamuda böyle bir şey olmaz. Kamuda mal veya hizmetini verdin, faturasını keseceksin. Bunlar çok gayri ciddi şeylerdir. ‘faturayı kestirmedik, hasılat yapacağız da öyle ödeyeceğiz’ deniliyor. Konuşurken suç işliyor aslında. Vergi usulü kanununda faturanın nasıl kesilecek çok nettir. Kanundaki hükümlere göre, mal veya hizmetin verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde faturayı kesmek zorundasınızdır. Kesmediğiniz takdirde devletin katma değer vergisini ve geçici vergisini kaçırıyorsunuzdur. Dolayısıyla böyle bir şeyin olması mümkün değil. Fatura kanunlara göre kesilmek zorundadır. Şirketin mal varlığı yeminli raporunda 12 milyon liranın üzerindedir. Bu varlık sigorta borcunu ödemeye yetmemektedir. Piyasa borçları, vergi borçları, banka borçları nerede? Müthiş çelişkiler var. Doğru olan yapılmadı, doğru olan kamunun bu şirketi denetlemesiydi. Kamunun denetlemesinde artı husus da vardır. Kamu denetlediğinde, vergi dairesine faturanın akıbetini sorar ve cevap alır, yeminli mali müşavirin böyle bir cevabı alma şansı yok. Burayı kamu denetleseydi, kimsenin hiçbir şey deme durumu yoktu” dedi. ‘458 BİN LİRALIK ÇİKOLATA DAĞITILDI’
Şirketle ilgili ilginç iddialarda bulunan Mustafa Tüfek, “Burada ilginç şeyler oldu. Biz 800 bin lira borcumuz varken ihaleden yasaklı olduk. Ancak mensubu bulunan arkadaşın müdür olduğu şirket Atakum Belediyesi’nden 9,5 milyon liralık ihale aldı. ‘Borcu yoktur’ yazısını nasıl aldı, ben merak ediyorum. Şirketler belediyenin görev alanlarına giren konulara iştigal edebilir. Şirket bayramlarda piyasadan 458 bin 536 liralık ikram malzemesi ve çikolata alıp, Atakum Belediyesi’ne çikolata satamaz ve yine bu şirketin kayıtlarında 66 bin 941 liralık aşure dağıtım işi var. Belediye kutsal günlerimizde aşure dağıtıyor ve bu işi şirkete veriyor. Şirket ise mesela ‘10 bin tane dağıttım’ diyor, 66 bin 941 liralık milyon liralık aşure faturası kesiyor” şeklinde konuştu. ‘İSHAK TAŞÇI YALAN SÖYLÜYOR’ Mustafa Tüfek, şöyle devam etti: “Dönemin Belediye Başkanı İshak Taşçı, şirketin Sayıştay denetiminden geçtiği kaydediliyor. Külliyen yalan. Şirketi, Sayıştay denetlememiştir. Bu şirket 2 milyon liralık borçla devralınmıştı, şimdi 50 milyon lira borcu var.” HABER MERKEZİ