Geçtİğİmİz günlerde sosyal medya hesabından Rektör Akan’ın resmini paylaşmasının ardından büyük bir kavganın fitilini ateşleyen OMÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana-bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kenan Erzurumlu Gazete Gerçek’e konuştu. Resmi paylaşmasındaki tek nedenin Rektör Akan’ın davranışları olduğunu ifade eden Erzurumlu, 'Akan yapılan hiçbir eleştiriyi kabul etmediği gibi ‘Ben üniversitenin kralıyım’ edasında bir tutum sergiliyor. Kendisine yapılan yanlışlarla ilgili defalarca uyarılarda bulunmama rağmen sürekli gözardı etti. Yaptığım şikayetler ve yolsuzluklar dahi her şey sümen altı edildi’ dedi.
O İHRAM DEĞİL ARAP ENTARİSİ
Umre’de çekilen fotoğraf hakkında konuşan Prof. Dr. Erzurumlu, 'Fotoğrafın paylaşımımdaki asıl neden Rektör Akan’ın ve etrafındaki kişilerin dostça yapılan uyarılara sırtlarını dönmeleri ve ‘Biz bu üniversitenin kralıyız. Biz ne dersek o olur’ noktasındaki hareketleridir. O resimde Rektör Akan’ın giydiği şey ihram değildir. O kıyafet Arap entarisidir. İhram hac ve umre görevi sırasında giyilen dini bir kıyafettir. Benimde sosyal med-yada ihramlı resimlerim vardır ve bundan ne çekinir ne de utanırım. Ben hayat felsefesi olarak Türk milli kültürünü kabul etmiş bir insanım. Görev gereği başka kıyafetleri giyen Türk insanları da olabilir. Onlara da saygı duyarım. Ancak üniversiteden yaklaşık 90 kişilik bir gurup Umre’ye gidiyor. Orada Türk toplumunu ve Türk üniversitelerini temsil noktasındadır. Orada hiç kimsenin ben istediğimi giyerim noktasında bir hakkını olmadığını veya en azından temsil ettikleri gurubun kurumsal kimliğine uygun davranmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Rektör Akan o kıyafeti yakışmadığını belirttikten hemen sonra kendisi de entariyi çıkarttı’ diye konuştu.
KEŞKE ELİM KIRILSAYDI DA OY VERMESEYDİM
Son rektörlük seçiminde Akan’a oy verdiğini dile getiren Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Keşke elim kırılsaydı da oy vermeseydim’ dedi. Erzurumlu, 'Bu dönem Rektör Akan’ın son dönemi. Önümüzdeki yıl yapılacak olan rektörlük seçimlerinde kendisi seçime girmeyecek. Son yapılan seçimde de Akan’ı destekledim ve bizzat oy verdim. Keşke elim kırılaydı da oy vermeseydim. İlk rektör olduğunda odasına giderek özel konularda artık sadece tek başına Hüseyin Akan olmadığını, bundan sonra OMÜ’nün Rektörü Hüseyin Akan olduğu ve dikkat etmesi gerektiği yönünde eleştirilerimi yönelttim. Beni kendisi çok iyi dinledi, fakat son zamanlarda, ‘Bana kimse itiraz edemez ben ne dersem o olur’ düşüncesinde. Hüseyin Akan ile kişisel olarak hiçbir derdim yok. Gerek üniversitenin genelindeki işlemler ve gerekse hastanedeki işlemlerde Akan’a sözlü olarak ilettiğimiz problemler ısrarla göz ardı edildi. Yazılı olarak yaptığımız müracaatlar geçiştirildi, YÖK ve BİMER’e verdiğimiz dilekçelerin hepsi geçiştirildi’ diye konuştu.
SELÇUK’U OĞLU İHALE TAKİPÇİLİĞİ YAPIYOR
Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Rektör Akan göreve gelmeden önce samimi olduğu Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk’u Rektör olduktan bir süre sonra Üniversite Hastanesine Başhekim olarak göreve atadı. Selçuk, Başhekim olarak atandıktan kısa süre sonra oğluna temizlik malzemesi satan bir şirket kurdurdu. O şirket vasıtasıyla hastaneye ve konuk evine malzeme alımı yapmaya başladı. Selçuk’un oğlunun yaptığı bu çalışmayı üniversi-tede bilmeyen kalmadı. Hatta Selçuk’un oğlu ihale takipçiliği yapıyor desem yeridir. Bütün satın alma birimlerine rahat bir şekilde girip çıkıyor. Selçuk diğer fakültelerdeki idareci arkadaşlara, ‘Benim oğlum şirket kurdu buna göz kulak olun’ diyor. O çocuk özellikle hastanenin satın alma bürolarının kadrolu elemanları gibi davranıyor. Bu konuları Rektör Akan da iyi biliyor. Bu arada hastane idaresine getirdikleri müdürleri kısa sürede değiştirmeye başladılar. 2013 yılı sonlarında hastane müdürü olan İsa Erfalay Başhekimlik tarafından harcanmaya çalışılıyordu. Rektör Akan’a gitti ve hastanedeki işlerle alakalı bir dosya sundu. Bundan sonra yaklaşık 4 ay görevine devam etti, daha sonra ise Beden Eğitimi ve Spor Yüksel Okuluna sekreter olarak atandı. Erfalay’ın yerine de başkası atandı’ dedi.
ÜNİVERSİTE İKİYE BÖLÜNDÜ
Üniversitede kurulan kamera sisteminin hazırlık aşamasında oğlunun da yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, kamera sistemi ihalesi için yaşanan olayı aktardı. Erzurumlu, 'Benim oğlum Bilgisayar Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor. Rektör beyin isteği üzerine üniversitede kamera sistemi kurulması gündeme geldi. Bende oğluma bu işe girmemesini önerdim. Rektör’ün kendisine görevi verdiğini ve hayır diyemediğini belirtti. O süreçte yaklaşık 500 bin TL’lik bir ihale açıldı. İhale öncesinde ise Başhekim Mustafa Bekir Selçuk’un oğlu yanına bir şirket yetkilisini alarak benim oğlumun yanına gidiyorlar. Firmaya Selçuk’un refe-rans olduğunu belirterek yardımcı olmasını söylemişler. Oğlumda misafirlerin çayını ısmarladıktan sonra uğurlamış. Bana olayı anlattığında ne yaptın diye sorduğumda, 'Yasalara göre ne yapılması gerekiyorsa onu yaptım’ dedi. İhaleyi Selçuk’un oğlunun yanında getirdiği şahsın şirketi değil baka şirket almıştı. Bu olaydan sonra Selçuk ile benim aram açıldı. Başkanı olduğum Ana Bilim Cerrahı hep üvey evlat muamelesi görmeye başladı. Hatta Selçuk yakın çevresine bizim servis için sona kalacağını söylediğini duyarken, servisimizi hep arka plana attığını gördük. Üniversite içinde bazı bölümleri tadilat için yapılan ihale mahkemelik olmuş ve yaklaşık iki sürmüştü. Mahkeme sonuçlandıktan sonra bu olayların patlamasıyla bizim bölümde tadilat yapılacağı belirti-lerek bizi başka bir yere taşıdılar’ diye belirtti.
DÖNER SERMAYE DEVLET SIRRI OLDU
Döner sermayeden dağılan paranın hesabını sorduklarında devlet sırrı şeklinde cevap aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Geçmişte döner sermayenin primlerinin dağıtılmasını ilkeleri belirleniyor. Rektör ve Başhekim maaşlarının 5 katı kadar döner sermayeden performans pirimi alıyorlar. Bu miktar yaklaşık 30 ile 35 bin TL tutarında. Özel muayenelerden pirim alıyorlar. YÖK’te Rektör ve Yardımcılarının özel muayene-lerden maaşın 5 katı kadar prim almaları için bir teklif verildiğini ve tartışmaların yaşandığını bili-yoruz fakat nasıl bir karar alındığını bilmiyoruz. Aynı döner sermayeden gece gündüz çalışan, hastalara birinci derecede müdahale eden Yardımcı Doçentlerin aldığı ücret ise Bin 500 TL civarında. Biz buna itiraz ettik. Öncelikle şeffaflık varsa devletin koyduğu dağıtım ilkelerine göre ne kadar aldığınızı açıklayın. Bunları ısrarla sormamıza rağmen söylemediler. YÖK ve BİMER’e yazmamıza rağmen olayı kapattılar. Rektör Yardımcısı Bünyamin Şahin’in başkanlığında yapılan ve bütün öğretim üyelerinin katıldı bir toplantıda bu konuyu açtım. Şahin’in yanında da Hastane Başhekimi Mustafa Bekir Selçuk oturu-yordu. Selçuk’un elinde bir dosya vardı ve bu dosya hakkında, 'Kişilerin özel dosyasıdır, kişilerin özel bilgilerini kimseye açıklamak zorunda değiliz’ dedi. Ortadaki bir pastanın paylaşılması söz konusu. Rektör Yardımcısı dosyayı eline alarak okumak istedi fakat Selçuk dosyayı Şahin’in elinden alarak okuyamazsınız diyerek kapattı. Bütün bunların üzerine bunlar sözlü ve dostça hiçbir şeyden anlamıyorlar. Resmi işleme girdik. YÖK ve BİMER’e başvurularımı yaptım. Fakat başvuru yaparken de çok ümitli değildim. YÖK’ten bana gelen cevapta dosyanın Rektörlüğe gönderildiği ve daha önce Rektörlüğe şikayet dilekçesiyle başvurulduğunu ve konu ile ilgili Rektörlüğe bilgi verildiğini belirtiyor. Rektörlük ise konu hakkında bana bu zamana kadar hiçbir açıklama yapmamıştır. Yasal olarak uygulanması gereken bütün prosedürleri uyguladım. Bundan sonra yapılacak tek yok savcılığa suç duyurusunda bulunmak. En kısa zamanda bunu da yapacağım. Yapılan şikayetle-rimin cevapsız kalması ve geçiştirilmesi hususunda kafamda soru işaretleri var. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Rektör Hüseyin Akan’ın dünürü. Şikayetlerimle ilgili bir kişi ifademi alsa yüreğim yanmayacak ama kimse sormadı’ dedi.
BIÇAK PARASI ALDI MI?
Kamuoyunda çıkan bıçak parası olayına da açıklık getiren Erzurumlu, kendisine soruşturma açıldı söylentilerini de yalanladı. Erzurumlu, 'Bana gelen soruşturmada 57 TL haksız kazanç elde ettiğim yönünde geliyor. Her yaptığım ameliyatta 57 TL performans pirimi olarak bizlere veriliyor. Benim ameliyata girmediğim için haksız kazanç elde ettiğim yönünde. Ayrıca emekli olduğu halde doktor ameliyata giriyor diyorlar. Bunun asıl sorumlusu Rektörlük ve Dekanlıktır. Üniversite personelinin özlük dosyaları dekanlıkta ve rektörlükte olur. Bunun yanı sıra Başhekimlikte olur. Bir kişinin görevden alınması ve atanmasının yetkisi Rektörlüktedir. Özlük dosyaları bölüm başkanlığında olmaz. 9 Şubat günü Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un emeklilikten dolayı görev süresi dolmuş. Görevinin bitimiyle alakalı bize resmi bir yazı gelmiyor. Çıkan haberlerin ardından sonra rektörlük ve dekanlık harekete geçerek 3 Nisan tarihinde Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un 12 Şubat’ta emekliliğinin dolduğunu belirten yazıyı gönderiyor. Hasta 9 Şubat gününden önce Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un muayenehanesine gitmiş. Daha sonra hocamız hastayı 9 Şubat günü hastaneye yatırmış, 12 Şubat günü ise ameliyata girmişler. Bu süre zarfında yasal olarak hocamız çalışıyor’ diye konuştu.
ÜNİVERSİTEDEN BİRİSİ BİLİNÇLİ YAPTI
Erzurumlu, 'Ameliyat öncesi otomasyon sistemi ile malzeme istek listesi belirlenirken ameliyata girecek olan hocanın isminin girilmesi gerekiyor. Naki Ulusoy ismini yazdıktan sonra hata veriyor. Ya o an sistemde hata var, yada Naki Ulusoy’un emekliliği bilgi işleme bildirildi ve otomasyon sistemine ismi girmiyor. Bunun üzerine Naki Ulusoy da benim ismimin yazılmasını söylüyor. Bu olaylar yaşanıncaya kadar hiç haberim yok. Hastanın ameliyatı esnasında ben ameliyathaneye adımımı atmadım. Hastanın veya yakınının yüzünü dahi görmedim. Bu olaylar esnasında bizim arkadaşlarımızın tek hatası Naki Ulusoy’un isminin yazılamadığı ve benim ismimin yazıldığını bildirmemeleri olmuştur. Fakat Rektörlük ve Dekanlık ise Naki hocamızın emekliliği ile ilgili olaylar ortaya çıkıncaya kadar bize ne bir resmi yazı yazmış nede bilgi vermişlerdir. Üniversite çevrelerinden birilerinin bilinçli olarak bu olayları servis ettiğini düşünüyorum. Önümüzdeki yıl rektörlük seçimi var. Ben şuan için aday olmayı düşünmüyorum. Makam ve koltukla adam olunmayacağına, makam ve koltukların adamı adam etmeyeceğine inanıyorum. Şuan için rektörlük için bir düşüncem yok fakat gelecek neyi gösterir bilinmez. Ama Rektör Akan seçimler için Hastane Başhekimi Mustafa Bekir Selçuk’u hazırladığını duydum’ şeklinde konuştu.
Sezer SEZER
O İHRAM DEĞİL ARAP ENTARİSİ
Umre’de çekilen fotoğraf hakkında konuşan Prof. Dr. Erzurumlu, 'Fotoğrafın paylaşımımdaki asıl neden Rektör Akan’ın ve etrafındaki kişilerin dostça yapılan uyarılara sırtlarını dönmeleri ve ‘Biz bu üniversitenin kralıyız. Biz ne dersek o olur’ noktasındaki hareketleridir. O resimde Rektör Akan’ın giydiği şey ihram değildir. O kıyafet Arap entarisidir. İhram hac ve umre görevi sırasında giyilen dini bir kıyafettir. Benimde sosyal med-yada ihramlı resimlerim vardır ve bundan ne çekinir ne de utanırım. Ben hayat felsefesi olarak Türk milli kültürünü kabul etmiş bir insanım. Görev gereği başka kıyafetleri giyen Türk insanları da olabilir. Onlara da saygı duyarım. Ancak üniversiteden yaklaşık 90 kişilik bir gurup Umre’ye gidiyor. Orada Türk toplumunu ve Türk üniversitelerini temsil noktasındadır. Orada hiç kimsenin ben istediğimi giyerim noktasında bir hakkını olmadığını veya en azından temsil ettikleri gurubun kurumsal kimliğine uygun davranmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Rektör Akan o kıyafeti yakışmadığını belirttikten hemen sonra kendisi de entariyi çıkarttı’ diye konuştu.
KEŞKE ELİM KIRILSAYDI DA OY VERMESEYDİM
Son rektörlük seçiminde Akan’a oy verdiğini dile getiren Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Keşke elim kırılsaydı da oy vermeseydim’ dedi. Erzurumlu, 'Bu dönem Rektör Akan’ın son dönemi. Önümüzdeki yıl yapılacak olan rektörlük seçimlerinde kendisi seçime girmeyecek. Son yapılan seçimde de Akan’ı destekledim ve bizzat oy verdim. Keşke elim kırılaydı da oy vermeseydim. İlk rektör olduğunda odasına giderek özel konularda artık sadece tek başına Hüseyin Akan olmadığını, bundan sonra OMÜ’nün Rektörü Hüseyin Akan olduğu ve dikkat etmesi gerektiği yönünde eleştirilerimi yönelttim. Beni kendisi çok iyi dinledi, fakat son zamanlarda, ‘Bana kimse itiraz edemez ben ne dersem o olur’ düşüncesinde. Hüseyin Akan ile kişisel olarak hiçbir derdim yok. Gerek üniversitenin genelindeki işlemler ve gerekse hastanedeki işlemlerde Akan’a sözlü olarak ilettiğimiz problemler ısrarla göz ardı edildi. Yazılı olarak yaptığımız müracaatlar geçiştirildi, YÖK ve BİMER’e verdiğimiz dilekçelerin hepsi geçiştirildi’ diye konuştu.
SELÇUK’U OĞLU İHALE TAKİPÇİLİĞİ YAPIYOR
Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Rektör Akan göreve gelmeden önce samimi olduğu Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk’u Rektör olduktan bir süre sonra Üniversite Hastanesine Başhekim olarak göreve atadı. Selçuk, Başhekim olarak atandıktan kısa süre sonra oğluna temizlik malzemesi satan bir şirket kurdurdu. O şirket vasıtasıyla hastaneye ve konuk evine malzeme alımı yapmaya başladı. Selçuk’un oğlunun yaptığı bu çalışmayı üniversi-tede bilmeyen kalmadı. Hatta Selçuk’un oğlu ihale takipçiliği yapıyor desem yeridir. Bütün satın alma birimlerine rahat bir şekilde girip çıkıyor. Selçuk diğer fakültelerdeki idareci arkadaşlara, ‘Benim oğlum şirket kurdu buna göz kulak olun’ diyor. O çocuk özellikle hastanenin satın alma bürolarının kadrolu elemanları gibi davranıyor. Bu konuları Rektör Akan da iyi biliyor. Bu arada hastane idaresine getirdikleri müdürleri kısa sürede değiştirmeye başladılar. 2013 yılı sonlarında hastane müdürü olan İsa Erfalay Başhekimlik tarafından harcanmaya çalışılıyordu. Rektör Akan’a gitti ve hastanedeki işlerle alakalı bir dosya sundu. Bundan sonra yaklaşık 4 ay görevine devam etti, daha sonra ise Beden Eğitimi ve Spor Yüksel Okuluna sekreter olarak atandı. Erfalay’ın yerine de başkası atandı’ dedi.
ÜNİVERSİTE İKİYE BÖLÜNDÜ
Üniversitede kurulan kamera sisteminin hazırlık aşamasında oğlunun da yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, kamera sistemi ihalesi için yaşanan olayı aktardı. Erzurumlu, 'Benim oğlum Bilgisayar Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor. Rektör beyin isteği üzerine üniversitede kamera sistemi kurulması gündeme geldi. Bende oğluma bu işe girmemesini önerdim. Rektör’ün kendisine görevi verdiğini ve hayır diyemediğini belirtti. O süreçte yaklaşık 500 bin TL’lik bir ihale açıldı. İhale öncesinde ise Başhekim Mustafa Bekir Selçuk’un oğlu yanına bir şirket yetkilisini alarak benim oğlumun yanına gidiyorlar. Firmaya Selçuk’un refe-rans olduğunu belirterek yardımcı olmasını söylemişler. Oğlumda misafirlerin çayını ısmarladıktan sonra uğurlamış. Bana olayı anlattığında ne yaptın diye sorduğumda, 'Yasalara göre ne yapılması gerekiyorsa onu yaptım’ dedi. İhaleyi Selçuk’un oğlunun yanında getirdiği şahsın şirketi değil baka şirket almıştı. Bu olaydan sonra Selçuk ile benim aram açıldı. Başkanı olduğum Ana Bilim Cerrahı hep üvey evlat muamelesi görmeye başladı. Hatta Selçuk yakın çevresine bizim servis için sona kalacağını söylediğini duyarken, servisimizi hep arka plana attığını gördük. Üniversite içinde bazı bölümleri tadilat için yapılan ihale mahkemelik olmuş ve yaklaşık iki sürmüştü. Mahkeme sonuçlandıktan sonra bu olayların patlamasıyla bizim bölümde tadilat yapılacağı belirti-lerek bizi başka bir yere taşıdılar’ diye belirtti.
DÖNER SERMAYE DEVLET SIRRI OLDU
Döner sermayeden dağılan paranın hesabını sorduklarında devlet sırrı şeklinde cevap aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Kenan Erzurumlu, 'Geçmişte döner sermayenin primlerinin dağıtılmasını ilkeleri belirleniyor. Rektör ve Başhekim maaşlarının 5 katı kadar döner sermayeden performans pirimi alıyorlar. Bu miktar yaklaşık 30 ile 35 bin TL tutarında. Özel muayenelerden pirim alıyorlar. YÖK’te Rektör ve Yardımcılarının özel muayene-lerden maaşın 5 katı kadar prim almaları için bir teklif verildiğini ve tartışmaların yaşandığını bili-yoruz fakat nasıl bir karar alındığını bilmiyoruz. Aynı döner sermayeden gece gündüz çalışan, hastalara birinci derecede müdahale eden Yardımcı Doçentlerin aldığı ücret ise Bin 500 TL civarında. Biz buna itiraz ettik. Öncelikle şeffaflık varsa devletin koyduğu dağıtım ilkelerine göre ne kadar aldığınızı açıklayın. Bunları ısrarla sormamıza rağmen söylemediler. YÖK ve BİMER’e yazmamıza rağmen olayı kapattılar. Rektör Yardımcısı Bünyamin Şahin’in başkanlığında yapılan ve bütün öğretim üyelerinin katıldı bir toplantıda bu konuyu açtım. Şahin’in yanında da Hastane Başhekimi Mustafa Bekir Selçuk oturu-yordu. Selçuk’un elinde bir dosya vardı ve bu dosya hakkında, 'Kişilerin özel dosyasıdır, kişilerin özel bilgilerini kimseye açıklamak zorunda değiliz’ dedi. Ortadaki bir pastanın paylaşılması söz konusu. Rektör Yardımcısı dosyayı eline alarak okumak istedi fakat Selçuk dosyayı Şahin’in elinden alarak okuyamazsınız diyerek kapattı. Bütün bunların üzerine bunlar sözlü ve dostça hiçbir şeyden anlamıyorlar. Resmi işleme girdik. YÖK ve BİMER’e başvurularımı yaptım. Fakat başvuru yaparken de çok ümitli değildim. YÖK’ten bana gelen cevapta dosyanın Rektörlüğe gönderildiği ve daha önce Rektörlüğe şikayet dilekçesiyle başvurulduğunu ve konu ile ilgili Rektörlüğe bilgi verildiğini belirtiyor. Rektörlük ise konu hakkında bana bu zamana kadar hiçbir açıklama yapmamıştır. Yasal olarak uygulanması gereken bütün prosedürleri uyguladım. Bundan sonra yapılacak tek yok savcılığa suç duyurusunda bulunmak. En kısa zamanda bunu da yapacağım. Yapılan şikayetle-rimin cevapsız kalması ve geçiştirilmesi hususunda kafamda soru işaretleri var. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Rektör Hüseyin Akan’ın dünürü. Şikayetlerimle ilgili bir kişi ifademi alsa yüreğim yanmayacak ama kimse sormadı’ dedi.
BIÇAK PARASI ALDI MI?
Kamuoyunda çıkan bıçak parası olayına da açıklık getiren Erzurumlu, kendisine soruşturma açıldı söylentilerini de yalanladı. Erzurumlu, 'Bana gelen soruşturmada 57 TL haksız kazanç elde ettiğim yönünde geliyor. Her yaptığım ameliyatta 57 TL performans pirimi olarak bizlere veriliyor. Benim ameliyata girmediğim için haksız kazanç elde ettiğim yönünde. Ayrıca emekli olduğu halde doktor ameliyata giriyor diyorlar. Bunun asıl sorumlusu Rektörlük ve Dekanlıktır. Üniversite personelinin özlük dosyaları dekanlıkta ve rektörlükte olur. Bunun yanı sıra Başhekimlikte olur. Bir kişinin görevden alınması ve atanmasının yetkisi Rektörlüktedir. Özlük dosyaları bölüm başkanlığında olmaz. 9 Şubat günü Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un emeklilikten dolayı görev süresi dolmuş. Görevinin bitimiyle alakalı bize resmi bir yazı gelmiyor. Çıkan haberlerin ardından sonra rektörlük ve dekanlık harekete geçerek 3 Nisan tarihinde Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un 12 Şubat’ta emekliliğinin dolduğunu belirten yazıyı gönderiyor. Hasta 9 Şubat gününden önce Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy’un muayenehanesine gitmiş. Daha sonra hocamız hastayı 9 Şubat günü hastaneye yatırmış, 12 Şubat günü ise ameliyata girmişler. Bu süre zarfında yasal olarak hocamız çalışıyor’ diye konuştu.
ÜNİVERSİTEDEN BİRİSİ BİLİNÇLİ YAPTI
Erzurumlu, 'Ameliyat öncesi otomasyon sistemi ile malzeme istek listesi belirlenirken ameliyata girecek olan hocanın isminin girilmesi gerekiyor. Naki Ulusoy ismini yazdıktan sonra hata veriyor. Ya o an sistemde hata var, yada Naki Ulusoy’un emekliliği bilgi işleme bildirildi ve otomasyon sistemine ismi girmiyor. Bunun üzerine Naki Ulusoy da benim ismimin yazılmasını söylüyor. Bu olaylar yaşanıncaya kadar hiç haberim yok. Hastanın ameliyatı esnasında ben ameliyathaneye adımımı atmadım. Hastanın veya yakınının yüzünü dahi görmedim. Bu olaylar esnasında bizim arkadaşlarımızın tek hatası Naki Ulusoy’un isminin yazılamadığı ve benim ismimin yazıldığını bildirmemeleri olmuştur. Fakat Rektörlük ve Dekanlık ise Naki hocamızın emekliliği ile ilgili olaylar ortaya çıkıncaya kadar bize ne bir resmi yazı yazmış nede bilgi vermişlerdir. Üniversite çevrelerinden birilerinin bilinçli olarak bu olayları servis ettiğini düşünüyorum. Önümüzdeki yıl rektörlük seçimi var. Ben şuan için aday olmayı düşünmüyorum. Makam ve koltukla adam olunmayacağına, makam ve koltukların adamı adam etmeyeceğine inanıyorum. Şuan için rektörlük için bir düşüncem yok fakat gelecek neyi gösterir bilinmez. Ama Rektör Akan seçimler için Hastane Başhekimi Mustafa Bekir Selçuk’u hazırladığını duydum’ şeklinde konuştu.
Sezer SEZER