CUMARTESİ oynanan maç sonrası gördüğüm o ki herkeste bir umutsuzluk, mutsuzluk…
Galibiyete sevinememiş bile kırmızı-beyazlı renklere gönül verenler.
Takımları 3-1 galip ama rakiplerde üç puanları yazdırmışlar hanelerine...
Sürpriz mi?
Değil elbette.
Çünkü Türkiye’de futbol sadece sahada oynanmıyor.
Bu, bugünün işi değil.
Geçmişte de öyleydi.
Bugünde böyle…
Alın terinin ve emek hırsızlığını çalınışı ilk değil yani.
Sahaya bu endişelerle çıkan Samsunsporlu futbolcular psikolojik olarak gergindiler sanırım.
Yoksa kümeye düşmesi kesinleşmiş Ankaraspor’a bırakın gol fırsatını, bu kadar kolay gol pozisyonu vermeyi bile düşünmezlerdi.
Ama diğer saha sonuçları ne olursa olsun mutlak 3 puanı hanesine yazdırmak gereği olan bir maç oynandı.
Ne de olsa geride bir 90 dakika daha var.
Diyeceksiniz ki, işi buraya kadar getiren ve her telden oynayanlar işlerini şansa bırakırlar mı?
Bırakmazlar mı, diyorsunuz!
O zaman yapacak tek şey var;
Siz de şansa sığınmayacak, gereğini yapacaksınız.
Son haftaya gelindiğinde artık hoca şunu yaptı, futbolcular eksik oynadı demenin ve eleştirel yorumlar yapmanın bir manası yok.
Ben Ertuğrul’a 1990-91 sezonunu, Samsunspor’un şampiyonluğu kazanarak o zamanki adıyla, Birinci Lig’e yükseldiği sezonu hatırlatmak isterim.
Hani, Samsunspor’un Kasımpaşa çukurundan (2-0) ile güle oynaya çıktığı, Eyüpspor ile berabere kaldığında, Ünyespor’un Kocaeli’ni 1-0 yenmesiyle şampiyonluğunu ilan ettiği maçları.
Bu ligin kuralları vardır kendine göre.
İyi takım olmak, güçlü olmak, iyi futbol oynamak yetmez her zaman.
Rakipler şöyle yapıyor, böyle sıçrıyor diye şikayet etmekte!
Geride kalan 90 dakika bilen için az zaman değil.
Süper ligin yolu için varsa özel bir kural;
Sen de kuralına göre oynayacaksın ki, senin yerine play-off’a başkaları takılsın.
Güncel
03 Mayıs 2021 - 11:23
OYUNU KURALINA GÖRE OYNAMAK
Güncel
03 Mayıs 2021 - 11:23