Samsun Haber - Samsun'un İlkadım ilçesinde, Kazım Orbay İlkokulu’nda bir veli, çocuğu türban taktığı için öğretmeni tarafından mobbinge uğradığı iddiasıyla CİMER'e başvurdu.
Milli Eğitim Müdürlüğü, konuya ilişkin müfettiş görevlendirdi. Bu süreçte veli ve öğretmenin birbirini darp etmesi üzerine olay yargıya da taşındı. Veliler,
öğretmenlerinin hedef gösterildiğini ve yanında olduklarını belirtip, duruma tepki gösterdi.

Kentte 4’üncü sınıf öğrencisi E.A.S.'nin annesi Elif Özdemir Söyler, çocuğunun başörtüsü takmasının ardından sınıf öğretmeni S.Y. tarafından ayrımcılığa uğradığını belirterek 28 Ekim 2024'te CİMER’e şikayet etti.
Milli Eğitim Müdürlüğü de geçen 10 Şubat'ta okula müfettiş gönderip olayı araştırmaya başladı. Bu süreçte veli Elif Özdemir Söyler'in 16 Nisan’da okul çıkışında öğretmenle görüşmek istemesi, öğretmenin ise istememesi üzerine çıkan tartışma darba dönüştü. Hem öğretmen hem de veli darp raporu alıp birbirlerinden şikayetçi oldu.
'ÖĞRETMENİMİZİN ARKASINDAYIZ'
Olayı duyan diğer
Veliler de öğretmen S.Y.’ye destek çıktı. Öğrenci velilerinden Fatma Sağerelim (43), "Öğretmenimize karşı bir şiddet uygulandı. Bu sadece darp olarak değil, öncesinden de sözlerle de çok uygulandı. Öğretmenimiz adına asılsız bir haber yapıldı. Biz öğretmenimizin arkasındayız. Çocuklarımızla tek tek kendi çocuğu gibi ilgilenen, özverili davranan, küçükle küçük olan bir öğretmen. Bir kişi çıkmış, öğretmenimize asılsız iddialarda bulundu. Yüzünü göstermiş, yüzünde tırnak izleri var. Ama benim öğretmenimin tırnakları yok ki. Zaten burada kameralar var. Her şey görülmüş” dedi. Olayın başörtüsü olmadığını ifade eden Sağerelim, “1 yıldır böyle bir olay var. Olayı siyasileştirmek istemiyorum. Bu kadın Cumhuriyet'i, Atatürk’ü sevmeyen birisi. Olayın başlangıcı da bundan kaynaklandı. Kendisinin çocuğu isteğiyle kapandı. Kapanması bizim de hoşumuza gitti. Ben de türbanlıyım. Biz de toplu bir şekilde CİMER’e yazdık. Bizim de görüşümüz alınsın. Bunun amacı başörtü değil” diye konuştu.

Diğer veliler de öğretmene yapılanı kabul etmediklerini belirterek, “Öğretmen bir eğitimcidir. Öğretmene şiddeti kesinlikle kınıyorum. Öğrencilerimiz bir veli yüzünden mağdur edildi ve 1 haftadır okula gelemiyor. Bu sene son seneleri. Neden biz bu durumları yaşıyoruz? O veliye hakkımızı helal etmiyoruz” dedi.
'O BENİ İTİNCE BEN DE ONU İTTİM'
Kızının başörtüsü kararının ardından sınıf öğretmeni S.Y. tarafından ayrımcılığa uğradığını iddia eden Elif Özdemir Söyler (33), “Çocuğum geçen sene yaz aylarında kapanmaya karar verdi. Eşim ile birlikte ona destek olduk. Kapalı bir şekilde okula gitti. Öğretmeni tarafından ‘Burası İmam Hatip mi? Velilerinizle konuşacağım’ diye hakarete uğradı. Sonra ayrımlaştırıcı tutumlar yapılmaya başlandı. Biz de gerekli yerlere başvurduk ama sonuç alamadık. Kızım açıkken hiçbir sorun yoktu. Hatta sınıfın en gözde öğrencilerinden biriydi. Olaylar kızım kapandıktan sonra değişti. İşlem adli süreçte. Daha sonra öğretmenle görüşmek istedim. Bizi hiçbir şekilde görüştürmediler. Görüşseydik ‘Çocuğuma bu şekilde şiddet uygulamaya devam etme, ayrıştırma yapma’ diyecektim. Okul çıkışında öğretmeni tek başına yakalayıp konuşmak istedim. Öğretmen görüşmek istemediğini söyleyerek beni aşağılayarak, itekleyerek gitmeye çalıştı. Ben de önüne geçtim. O beni itince ben de onu ittim. Bu şekilde aramızda bir kargaşa yaşandı. Daha sonra zaten ikimiz de oradan uzaklaştırıldık. Ben de gereken darp raporumu aldım” dedi.
'ÖĞRETMENİMİZİN BÖYLE BİR TAVIRDA OLMADIĞINI BİZ DE GÖRDÜK'
Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Onur Gündüz, “Okulda çocuğumuz başörtüsü takmaya karar veriyor. Tabii takması bu noktada kişisel vicdani özgürlüğüdür. Ona kimsenin diyecek bir şey yok. Bizim öğretmenimizin de böyle kesinlikle bir tavrı olmadığını yaptığımız görüşmeler sonucunda biz de gördük. Fakat okulda, sınıfında, sınıf ortamını bozacak şekilde çocukların pedagojik ortamına yakışmayacak birtakım konuşmalar olunca öğretmenimiz çocuklara güzelce bunları anlatıyor. Yani dikkatli olmalarını, küçük olduklarını, Allah, Peygamber inancının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Tabii bundan rahatsız olan veli maalesef toplum vicdanı noktasında hassas bir nokta olan bu başörtüsü noktasında çocuğu da kullanarak işte ‘başörtüsüne’ karşı deyip sanki bir ayrımcılık yapılıyormuş gibi şikayette bulunuyor. Zaten bununla ilgili idari soruşturma halen daha devam ediyor” diye konuştu.
'İTHAMLARDA BULUNMUŞ'
Çocuğun ruh sağlığının bozulmaması adına Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün devreye girmesi gerektiğini ifade eden Gündüz, şunları söyledi:
"Biz kendi yaptığımız görüşmelerde okul idaresiyle okul öğretmeni ve öğretmenimizle yaptığımız görüşmelerde bunun böyle olmadığını tamamen öğretmenlik mesleği gereği ve pedagojik olarak öğretmenimizin Milli Eğitim Bakanlığı'nın kanun, yönetim ve mevzuatları noktasında doğru bir şekilde hareket ettiğini, okul idaremizin de bu noktada en ince, hassas bir şekilde olaya müdahil olduğunu, yani Milli Eğitim tarafından, öğretmen ve okul idaresi tarafından olması gerekenlerin dikkatli bir şekilde yapıldığını gözlemledik. Ama bizi asıl üzen nokta şu oldu, bir idari soruşturma devam ederken Hoca Hanımın ve idarenin de görüşüyle olay büyümemesi adına çocuğun sınıfının değiştirilmesi gerektiği uygun gözüküyor, düşünülüyor. Bu sebeple çocuğun annesi ve babası okula çağrılıyor, görüşülüyor, kararlaştırılıyor, bununla ilgili yasal prosedür yapılıyor. Velinin de kabul etmesiyle çocuğun sınıfını değiştirilip, olayın büyümemesi, gerginliğin artmaması adına ve o çocuğumuz ve diğer çocuklarında sınıf iklimi, okul iklimi bozulmaması adına ellerinden gelen yapılmaya çalışılıyor. Her şey anlaşılmışken, ‘Tamam’ denildikten sonra, öğleden sonra okul çıkışına veli geliyor ve öğretmenle sert bir şekilde konuşmak istediğini beyan ediyor, hiddetli bir şekilde. Öğretmenimiz de konuşmak istemediğini, idareye gitmesini gerektiğini söylerken direkt darbetmeye başlıyor. Şimdi bir kere burada velinin okula giriş çıkış saatleri bellidir. Yönetmelikle kimin ne zaman öğretmenle görüşeceğini ne yapacağı bellidir. Velimiz burada sanki bu yaptığını örtercesine, bu kabahatini örtercesine girdi, ‘Beni de itti’ deyip ithamlarda bulunmuştur. Öyle bir şey olmadığını biz görgü tanıklarından da dinlediğimize göre öyle bir şeyin olmadığını, direkt kendinin saldırmaya geldiğini tespit etmiş bulunmaktayız. İddialarını kesinlikle doğru bulmuyoruz. Basına verdiği demecin gerçek dışı olduğunu ve olayı başka yerlere çekmeye çalıştığını düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili idari sürecin ve yargı sürecinin takipçisi olacağımızı ve hatta çocuğumuzun ruh sağlığının bozulmaması adına buradan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzü de göreve çağırıyoruz. Ciddi bir pedagojik ve ruhsal sorunlar olabilir çocuğumuzla ilgili ya da diğer sınıfın diğer öğrencileriyle de ilgili bir şeyler olabilir. O yüzden yetkilileri bu konuda göreve davet ediyoruz.”
Ersin SARIALİOĞLU