Temel Armutçu, “Libya'ya asker gönderilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek 184 hayır oyuna karşın 325 evet oyuyla kabul edildi. Anayasamızın 92.Maddesi gereğince TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi izni TBMM'nindir. Cumhurbaşkanı tarafından Meclise sunulan iki sayfalık Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi incelendiğinde bazı hususların muallakta olduğu görülebilecektir. Mesela; Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nden geldiği belirtilen davet mektubunun tezkere ekinde olmaması, ulusal çıkarlarımızın ne olduğu, gönderilecek askeri unsurlarımızın şümul, miktar ve zamanının Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunması gibi hususlar...
Nato Haçlı İttifakı'nın müdahalesi sonrasında 20 Ekim 2011'de linç edilen Kaddafi sonrasında sükunetin, asayişin ve millî birliğin olmadığı, iç savaşın hakim olduğu Libya'ya Mehmetçiğimizin gönderilmesinin gerekçesi tam olarak kamuoyuyla paylaşılmalı değil miydi? Mehmetçiğimiz Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne ait askerlerin eğitimi ile ilgilenecekse, burada açıkça taraf olduğumuzu belli etmiş olmuyor muyuz? Başka ülkelerde görevlendirilmiş askerlerimiz var elbette. Askerlerimiz bu ülkelerde BM Barış Gücü'nün bir parçası olarak bulunuyorlar. BM devreye sokularak oluşturulacak BM Barış Gücü'nde görev alınsa daha iyi olmaz mıydı? Suriye'de yaşadıklarımız ortada. Planlarımız tutmadı ve Suriye meselesi büyük bir muammaya dönüştü. Libya'da da planlarımız tutmadı diyelim ve Hafter'in Libya'da hâkimiyeti tamamen sağladığını düşünelim. Ne olacak o zaman? Bir dost ülke daha mı kaybedeceğiz?” diye konuştu.
‘DESTEKLEMEDİK’
“Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'nde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin BM nezdinde tanındığı için Türkiye olarak da desteklendiği belirtilmektedir” diyen Temel Armutçu, şöyle devam etti: “Burada sadece şunu sormak gerekmez mi? Esad'ın başında olduğu Suriye'de BM nezdinde tanınan meşru hükümet değil mi? Saadet Partisi olarak; 27 Kasım’da Libya ile imzalanan savunma ve güvenlik işbirliği ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması muhtıralarını doğru bulduk ve destekledik. Yukarıda izahatına çalıştığımız nedenlerden ve olması muhtemel vebale ortak olmak istemediğimizden dolayı Tezkereye ‘Hayır’ dedik ve desteklemedik. Bu tavrımızdan dolayı bizi, Siyonizmin merkezi olan İsrail'i ve de emperyalistleri sevindirdiğimizi iddia ederek, sahibinin sesi olma mücadelesi verenleri şiddetle kınıyor, 3 bin yıldır zulme rıza göstermeyen bu eşsiz milletimizi Allah korusun ve birbirimize düşürmesin diye dua ediyorum.” Haber Merkezi
Nato Haçlı İttifakı'nın müdahalesi sonrasında 20 Ekim 2011'de linç edilen Kaddafi sonrasında sükunetin, asayişin ve millî birliğin olmadığı, iç savaşın hakim olduğu Libya'ya Mehmetçiğimizin gönderilmesinin gerekçesi tam olarak kamuoyuyla paylaşılmalı değil miydi? Mehmetçiğimiz Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne ait askerlerin eğitimi ile ilgilenecekse, burada açıkça taraf olduğumuzu belli etmiş olmuyor muyuz? Başka ülkelerde görevlendirilmiş askerlerimiz var elbette. Askerlerimiz bu ülkelerde BM Barış Gücü'nün bir parçası olarak bulunuyorlar. BM devreye sokularak oluşturulacak BM Barış Gücü'nde görev alınsa daha iyi olmaz mıydı? Suriye'de yaşadıklarımız ortada. Planlarımız tutmadı ve Suriye meselesi büyük bir muammaya dönüştü. Libya'da da planlarımız tutmadı diyelim ve Hafter'in Libya'da hâkimiyeti tamamen sağladığını düşünelim. Ne olacak o zaman? Bir dost ülke daha mı kaybedeceğiz?” diye konuştu.
‘DESTEKLEMEDİK’
“Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'nde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin BM nezdinde tanındığı için Türkiye olarak da desteklendiği belirtilmektedir” diyen Temel Armutçu, şöyle devam etti: “Burada sadece şunu sormak gerekmez mi? Esad'ın başında olduğu Suriye'de BM nezdinde tanınan meşru hükümet değil mi? Saadet Partisi olarak; 27 Kasım’da Libya ile imzalanan savunma ve güvenlik işbirliği ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması muhtıralarını doğru bulduk ve destekledik. Yukarıda izahatına çalıştığımız nedenlerden ve olması muhtemel vebale ortak olmak istemediğimizden dolayı Tezkereye ‘Hayır’ dedik ve desteklemedik. Bu tavrımızdan dolayı bizi, Siyonizmin merkezi olan İsrail'i ve de emperyalistleri sevindirdiğimizi iddia ederek, sahibinin sesi olma mücadelesi verenleri şiddetle kınıyor, 3 bin yıldır zulme rıza göstermeyen bu eşsiz milletimizi Allah korusun ve birbirimize düşürmesin diye dua ediyorum.” Haber Merkezi