Samsun büyük bir şehir diyoruz.
Gerçekten de öyle.
Ülkenin sayılı ekonomilerinden birisi.
Birisi ama...
Samsun bir tezgahtar cenneti.
Hem de nitelikli tezgahtar...
Çiftlik'ten Gazi Caddesi'ne...
Fatih Sultan Mehmet'ten Mecidiye'ye...
Bulvar AVM'den, Piazza'ya...
Lovelet'ten, Yeşilyurt'a...
Hepsi birer tezgahtar mahallesi adeta...
Acı bir gerçek bu.
Üniversite mezunu binlerce genç, sevmedikleri bu işi yapmak zorunda.
İşsizliğin had safhada olduğu bir dönemde tercih yapma lüksleri de yok.
Günde 12 saat ayakta...
Mobbingin yaşandığı...
Yemek aralarında, dinlenme zamanlarında bile saniyelerinin sayıldığı...
İş ile ilgili bir hak arama girişiminde derhal kapının gösterildiği...
Sigorta gibi bir hakkın bile pazarlık konusu edildiği...
Yeri geldiğinde maaşların aylarca alınmadığı...
Kocaman bir bacasız fabrika tezgahtarların alanı...
Eskiden fabrik çıkışlarının bir eğlenceye dönüştüğü Samsun, artık mesai saatleri bittiği an büyük yorgunluklar yaşayan, üzerilerine ölü toprağı serpilmiş, evlerinin yolunu mutsuzca tutan gençlerden oluşan bir tezgahtar ordusuna ev sahipliği yapıyor.
Sinemanın, tiyatronun, oturup bir kafede sıcak bir çay içmenin, dostlarla vakit geçirmenin unutulduğu, tek amacı o günü daha az yorgun atlatmak ve önüne konan satış hedefini aşmak olan...
Mutlu personel rolünü oynayan yaşayan ölüleri bağrında taşıyor.
Ve bu ordu günden güne büyüyor.
İş bulma umudu kalmayan mühendisler, teknikerler, öğretmenler kendilerini tezgahtarlar cumhuriyetinin bir üyesi olarak buluyorlar...
İşsizliğe karşı bir çözüm gibi görünen ama günü kurtaran mutsuz insanlar yaratmaktan öteye gitmeyen bu koşullardan kurtulmanın yollarına ise tezgahtar kardeşlerimiz ortak iradeleri ile bakmalı ve hiç değilse daha insani koşullar için biraraya gelmeliler diye düşünüyorum.
Hakça ücretlerin alındığı...
Mobbingin olmadığı...
İyi çalışma koşullarında...
Daha mutlu olacaklarına ve bunun için de mücadele edeceklerine inanıyorum.