Hayatımız boyunca hem eleştirmiş, hem de eleştirilmişizdir mutlaka… Ancak bireyler değil davranışlar eleştirilmelidir. Eleştirilen davranışı, eleştiren kişinin kendisinin yapmamış olması gerekir zira eleştirdiği hareketi kendisinin de daha öncesinde veya sonrasında yapmış olması, aynı eleştiriye maruz kalacağı anlamına gelir. Eleştiriler hakaret unsurları içermemelidir. Kesinlikle genellemelerden sakınılmalıdır. Eleştirilerin yapılacağı yer ve zaman iyi seçilmelidir. Eleştiri yapılacak kişinin içinde bulunduğu duygusal durum göz önünde bulundurulmalıdır.
Eleştirel düşünce dendiğinde, öncelikle şu “eleştirel” kavramını ele alalım kısaca. Çünkü kelime kültürümüzle birlikte anıldığında rahatsız edici bir anlama sahip. Eleştiri, burada “tenkit” anlamına geliyor ve gündelik kullanımda tenkit veya eleştiri, insanlara kaba saba davranmayı, açık aramayı veya kötülemeyi amaçlıyor gibi bir anlam kazanıyor.
Eleştirme, bir şeyi iyi ya da kötü yanlarıyla değerlendirme anlamına gelmektedir. Eleştiri dendiğinde aklımıza ilk olumsuz, yargılayıcı yönler gelir. Eleştiride hedef yapıcı olmaktır, yıkıcı olmamaktır. Yapıcı olan her bakış açısı ve düşünce, bireylerin, toplumların ve kurumların gelişmesine de olanak sağlar.
Felsefi açıdan bakacak olursak eleştirel düşünme, antik dönemde Sokrates’ e kadar uzanır. O dönemlerde bu kavram, insanların davranışlarına rehberlik eden ve felsefeyi aracı olarak kullanan mantıklı düşünme eylemi olarak kabul edilmiştir. Sokratik yöntem dendiğinde “Bir şeyi iyi ya da kötü yanlarıyla değerlendirme” akılımıza gelir. Diğer adıyla; “sorgulama yöntemi” olarak da bilinir. Onun, günümüzde de sıklıkla dile getirilen “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez” sözünü hatırlamış olalım.
Eleştirel düşünme gerçekleştirilirken kritik yapmak ve bu doğrultudaki gerekli olan becerileri bilmek ve bunları doğru biçimde kullanmak oldukça önemlidir. Taraflı davranmak, eksik bilgi sahibi olmak gibi durumlar bu sürecin etkili ve doğru bir şekilde gerçekleştirilmesini engelleyebilir. Bu yüzden tarafsızlığı korumak ve nesnel bir yaklaşım sergilemek çok önemlidir.
Yenilikçi düşünce ortamı, eleştiri kültürünü gerektirir. Eleştirinin olmadığı yerde, yenileşmeden ve rekabetten de söz edilemez. Bu nedenle eleştirel bakış açısını hem gelişmenin hem de geliştirmenin anahtarı olarak kabul edebiliriz. Eleştirel düşünce ve ifadeler, gözlem ve bilgiye dayalı, sonuç ve çözüm odaklı olmalıdır, aksi takdirde bilgi ve belgeye dayanmadan yapılan eleştirinin yapıcı olmasını beklemek de olanaksızdır. Eleştiri yalnızca olumsuzluklar üzerine odaklanan ve kötü yönleri ortaya çıkaran bir kavram değildir.
Eleştirel düşünme, düşünce yürütülen konuya yaklaşımı geliştirdiği ve doğru sonuçlara ulaşmayı sağladığı için gereklidir. Kişinin sorgulama ve eleştiri yapabilme yeteneklerini geliştirmektedir. Farklı yaklaşımlar sergileme ve problem çözme becerileri kazanılır ve yaratıcılık üzerine ciddi etki ederek başarıyı arttırmaktadır. Aynı zamanda analitik bir bakış açısı geliştirmeyi de hedefler. Kişiyi çeşitli açılardan düşünmeye, akıl yürütmeye sevk eder.
Düşünme, tüm insanlığın gerçekleştirebildiği doğal bir durumdur. Ancak çoğu düşünme süreci, kendi hâline bırakılmış, amaçtan uzak, kısmi ve bozulmuş, basit düzeyde ve yeterli bilgiden uzak olarak gerçekleşmektedir. Eleştirel düşünme sorgulayıcı bir yaklaşımla olayları ve durumları ele alan, değerlendirme, yorum yapma ve karar verme becerilerini içeren bir düşünme türüdür.
“Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir. Ağrılar ile aynı işi görür, zira ağrılar da vücutta bir arıza olduğunu haber verir.” William Churchill
Osman bey teşekkür ederim.
Tebrik ediyor başarılar diliyorum