‘’Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız’’ Konfüçyüs
‘’Söz büyüdür’’, yazı ‘’Evrenle yapılan sözleşme’’ der bazı uzmanlar. Her iki cümle de kullandığımız kelimelerin gücünü ve niyetinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
‘’ New York' da ki Brooklyn köprüsünde bir ilkbahar günü kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin üzerindeki tabelada ise büyük harflerle "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı imiş.
Birçok insan bu acıklı manzaraya rağmen dilenciye para vermeden köprüden geçip giderken, bir reklamcı durumu görmüş. Dilencinin dizleri üzerindeki "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı tabelayı eline almış, arkasını çevirip bir şeyler yazdıktan sonra tekrar dilencinin dizlerine bırakmış.
Ve ne olduysa o yazıdan sonra olmuş: Köprüden geçen ve tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, dilencinin önündeki mendile para atmaya başlamış.
Reklamcının yazdığı o tek cümle dilencinin önündeki mendilin para ile dolup taşmasını sağlamış. Reklamcı adam tabelaya şöyle yazmış: "GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ AMA BEN BAHARI GÖREMİYORUM."
Hemen herkesin bildiği bu hikayede olduğu gibi, yaşam hakkında okuyup araştırdıkça, günlük hayatımızda belki de farkında olmadan kullandığımız kelimelerin ruhumuz ve yaşamımız üzerindeki etkilerini görüyoruz.
Duygularımız, düşüncelerimiz, ağzımızdan çıkan kelimeler ve ifadelerimiz. Ağzımızdan çıktığı anda titreşimler yayarak, onlara yüklediğimiz anlamlar çerçevesinde, kimi duyuluyor, kimi yanlış anlaşılıyor, kimi birilerini mutlu-mutsuz ediyor, kimi içimizden geçerek aynı frekansla geri dönüyor. Evet ister inanın ister inanmayın ama ağzımızdan çıkan her kelime bize geri dönüyor. Bazen tanıştığımız bir insan, bazen başımıza gelen bir olay, bazen de aldığımız bir haber olarak. Ama mutlaka dönüyor. Mevlana’nın da çok bilinen bir sözünde dediği gibi “İnsan her nefeste yeni biri olur ve her nefes, içini doldurduğumuz kelimelerle bilemediğimiz bir aleme yolculuk eder; sonra da oradan hediyelerle geri döner.”
Kelimelerin etkileri o kadar büyük ki bir kaç olumsuz kelime sarf etmemiz kaygı ve gerginlik seviyemizi artırabilir. Örneğin gün içinde “bugün hiç keyfim yok, iyi değilim” gibi cümleler tüm günümüzü etkileyebilir. Yine aynı şekilde biri size “bugün iyi görünmüyorsun hasta gibisin” dediğinde de olmayan bir durumu olmuş kabul edip kendimizi kötüye odaklayabiliriz. Bu nedenle kötü sözcüklerin sahibiymiş gibi davranmamak gerekir. Ağzımızdan çıkan her şey yaptıklarımızı etkileyebilir. Nedense toplum olarak hastalıklara karşı da sahiplenme duygusu yaşarız onlara sanki bize aitmiş gibi davranırız. Benim şekerim, tansiyonum, migrenim, tiroidim diyerek hastalıklara sıkı sıkı sarılırsak onlarda vücudumuzu terk etmezler.
Ne mi yapmalıyız? Önce işe farkında olmakla başlamalıyız. Gün içinde konuşurken ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat edip, konuşmalarımızda çok sık kullandığımız olumsuz kelimeleri yapıcı, olumlu ve hoşgörülü pozitif ifadelerle değiştirmeliyiz. Mesela, daima, asla, zorundayım gibi kelimeleri kullanmaktan kaçınabiliriz, bu kelimeler insanı baskı altına sokuyor, yapamam, imkansız, çok zor gibi ifadeler başarısız olmamıza neden oluyor. Olumlu düşünme yeteneğini kazanmak için insan öncelikle kendisiyle barışık olmalıdır. Bunun için düşüncenin, söylemlerin ve eylemlerin tutarlı olması gereğini hiç unutmamalıyız. Bu tutarlılık gösterildiğinde hem toplumun güveni kazanılır, hem de insanın iç huzuru oluşur.
Değerli okurlarımız, hayat bir aynadır siz ona gülümserseniz o da size gülümser. Zihnimiz, düşüncelerimiz ne kadar yapıcı ve olumlu olursa bedenimiz de o kadar sağlıklı olur. Düzenli, sakin, huzurlu ve kaliteli bir hayatınızın olması dileği ile…
Mahatma Gandhi’nin meşhur sözleri ile bitirmek istiyorum.
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür.
Düşüncelerinize dikkat edin; duygulara dönüşür.
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür.
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; karakterinize dönüşür.
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.”