Uzun bir süredir dünyanın gündemini belirleyen elbette ki korona virüs (covid 19).
Aralık ayında Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve 170'in üzerinde ülkeye yayılan korona virüs ekonomi ve sağlık sektörünü de derinden etkiledi.
Korona virüs haritası: Küresel dağılımı
Korona virüs küresel dağılımına bakıldığında bunu kestirmek oldukça zor. Sadece güncel verilerin açıklanmasını beklemek gerekiyor. Son verileri dünya çapında inceleyelim; Çin de, 81.079 vaka sayısı mevcutken ölümlerin sayısı 3.218. Virüsün Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkması ve nüfusunun yüksek olmasından dolayı ölüm oranlarının orada bu denli yüksek seyretmesi açıklanabilir. İkinci sırayı ise önlemlerin eksikliğiyle dikkat çeken İtalya alıyor. Vaka sayısı 24.747 iken ölümlerin sayısı 1.809. Üçüncü sıraya gelindiğinde ise bizi de çok yakından ilgilendiren bir ülkeyi görüyoruz, Türkiye’nin en uzun ikinci sınırı olan İran... Virüsün bu kadar hızlı yayılma özelliği olması ve küresel olması ne yazık ki yüreğimiz ağzımızda o haberi beklememize sebep oldu. İran’daki oran ise 13.938 iken, ölümler 724. Bu sıralama Güney Kore, İspanya, Almanya, Fransa olarak devam ediyor.
Sorun küresel, mücadele ulusal
11 Mart'ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'deki ilk korona virüs vakasının görüldüğünü ve virüs şüphesi olan bir kişinin test sonucunun pozitif çıktığını açıkladı. İki gün sonra bu sayı beşe yükseldi, 18 Mart itibarıyla da Türkiye'de iki kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini ve 191 vakanın bulunduğu duyurdu. 19 Mart itibariyle açıklanan son durum ise vaka sayısının 359’a,ölüm sayısının ise 4’e ulaştığı bildirildi.
Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü de korona virüsü "pandemi" (salgın) olarak sınıflandırdı. Dünya pandemi açıklamasından sonra teyakkuza geçti ve dünya geneli önlemler arttırıldı.
İngiltere'nin korona virüs politikası gazetelerin başyazılarında: 'Bu bir kumar'
Financial Times gazetesi "Britanya'nın virüse karşı stratejisi bir kumar" başlığını kullandı.
İngiltere'de korona virüsün zaman içinde nüfusun büyük kısmına bulaşması, böylece halkın "sürü bağışıklığı" geliştirmesi planlanıyor. Hükümet, böylece halkın her yıl mutasyona uğrayarak grip gibi tekrar hasta etme ihtimali bulunan bu virüse bağışıklık geliştirmesini umuyor. İngiliz hükümetine göre virüsün yayılmasını engelleyen ülkelerde halk böylesi bir bağışıklığa sahip olmayacak. Hükümetin İngiltere'de odaklandığı nokta, virüsün tüm halka bir anda değil yavaşça bulaşması, böylece sağlık hizmetlerinde bir anda yüklenme yaşanmaması.
İngiltere’den gelen bu haberler eminim sizleri de ürkütmüştür çünkü bu haberlerin açıklaması özellikle yaşlı nüfusun gözden çıkartılması demektir. Bu politikayı yakıtı biten aracın ağırlıklarından kurtulmasına benzetiyorum. Sizce de dünya ekonomiye yük olarak mı görüyor yaşlı nüfusu? Size korkunç geldiğinin farkındayım fakat bence tam da böyle. Güçlü olanın hayatta kaldığı ve güçsüz kalanın gözden çıkarıldığı bir düzen sadece. Yeni dünya düzeni ve oksijen savaşları gibi birçok olguya filmlerde, ansiklopedilerde ya da araştırmalarınızda rastlamışsınızdır. Birilerinin yaşaması için birileri ölmek zorunda…
Bizlerin düşünce yapısına çok ters olan bu politika devletler bazında bazen uygulanabiliyor, bu kimi zaman bir savaşla; genç yaşlı demeksizin, kimi zaman da salgınlarla insan hayatı umarsızca, vahşice yok sayılabiliyor ne yazık ki. Bunun küresel bir proje mi, yoksa sadece bir pandemi mi olduğu fikrini sizlere bırakıyorum.
Aklın egemenliğinin tam zamanı…
Şimdi kendimize bir soralım ilk vaka açıklamasından beri biz neler yapıyoruz? Tezlerimizi, yalan haberleri, alınan ya da bize göre eksik, fazla alınan önlemleri, çözümleri bir kenara bırakalım. Ortada tek bir gerçek var ki ‘küresel dünyada hızla yayılan bir salgın!’ Biz bu salgının ne kadar farkındayız? Bu hususta büyük ayrımlardan bahsetmek gerek. Fikir ayrılıkları, sosyal medya üzerinden yayılan yalan haberler hatta sahte belgelere kadar her çeşit durumla maalesef karşılaştık. Soralım kendimize, neden insanlar korkulardan beslenir ve bu kadar büyük bir panik anında gerçeği sabote etmeye çalışır?
Ülkemizin düşmanları çok bunu herkes bilir, bu yalan haberleri düşman cephesi yapar anlarım, ama kendi içimizde olan, kendini hayatı boyunca kanıtlayamamış eksik yanlarını tamamlamakta zorlanmış insanlar kendi egolarını tatmin etmek ve sivrilmek için böylesi bir durumdan pay çıkartmaya çalışıp insanları kaosa sürüklemesini anlamak mümkün değil. Kaldı ki bizim karşılaştığımız salgın sadece bir ırkı veya ülkeyi etkilemiyor, bütün dünyayı tarumar ediyor.
İnsanlığa, ülkemize, sevdiklerimize ve en önemlisi kendimize saygılı olalım, yalan haberlerle kaynağı belli olmayan haberlere itibar etmeyelim. İnsanların vakitlerini çalıp onları korku ve panik içerisine sokmadan bilgilendirmelerimizi yapalım. Unutmayalım ki, bu durumu aklın ışığında ilerleyerek ve gereken önlemleri alarak aşacağız.
Evde Kal Türkiye’m…