Milli maç arasına gelen iki haftalık Antalya kampı ile hazırlanarak, Eyüpspor maçını 1 puan alarak berberlikle atlattık.
Atlattık diyorum çünkü kaybetmeye ramak kalan bir maçı götürdük getirdik. Hatta bir ara lehimize bile çevirdik.
Antalya’da yaşayan biri olarak il sınırlarıma takımım girince uğramak adıma dair farzdır.
Kampta bir antrenman bir de hazırlık maçı İzleme şansım oldu.
Antalyaspor hazırlık maçında takımı inanılmaz hırslı ve istekli buldum.
Özellikle kadromuzun yedek tabir edileceği ekip aslardan daha istekliydi.
En fazla göze batanlarsa sırasıyla Melih Okutan, Berk, Yunus Emre, Alp, Fofana, Osman diyebilirim.
Antrenmanda ise Tomane nazar değmesin modunda. Berk, Osman, Melih, Yunus Emre, Alp ise iyilerdendi.
Diomande’nin sakatlanması ise tam bir talihsizlik örneği, gençler den biri ile yapmış olduğu ikili mücadelede sakatlandı, hani olmayacak iş ya oldu işte.
Ön çapraz bağlardan geçireceği operasyon sonrası kısa sürede takıma dönmesi oldukça zor, lakin kendine iyi bakan bir futbolcu olduğunu düşünüyorum, umarım süreyi kısaltmak için kendine daha da iyi bakar.
Takımın kamp havası oldukça yüksekti benim gözlemime göre. İlk tespitlerde takımda ciddi bir güçsüzlük olduğu 60-70’den sonra fiziken çöküşe geçtiği bilgisini edindim. Ciddi bir antrenman programı ile bu kısma yöneldiklerini gözümle de gördüm.
Takımın psikolojik manada yaşamış olduğu strese bağlı çöküntü de işin cabasıymış onu da görmüş olduk. Stresten arınmış olarak oynayan genç ekip bunu ispatladı Antalya maçında.
Gençlerin Fuat hocanın elinden takıma hızla adaptasyonu bize çok şey katacaktır açıkçası.
Eyüp maçına gelince takımın cezalı ve sakat oyuncu fazlalığı ideal bir kadroyu sahaya atmakta biraz zorlamış hocayı. Antalya maçının ilk yarı kadrosundan sadece Saviçeviç farklıydı sanki.
Takımın 80-90. dakikalarda dahi öne çıkmaya çalışması, topu ve adamı kovalaması beni umutlandırmadı da değil hani. Lakin defans hatalarına dair cezalarımızın diyeti bu maçta daha ağır da olabilirdi.
Berk orta alanda elinden geldiğince savaştı. Hatta hafif bir sakatlığına karşın çok da başarılı savaştığı söylenebilir. Stoper mevkiinde hiç oynamadı bu sene nerdeyse. Fakat iyi joker olduğu ortada.
Ön libero da Osman’ın olmaması her şekilde rakip forvetin kolayca altı pasa topla inmesini sağlamakta.
Stoper arkadaşların hızlıca iyileşmesi ile onu eski mevkiinde görmek bize daha az tehdit gösterecektir. Stoper mevkiinde de formanın hakkını verdiğini de söylemek lazım.
Yunus Emre’de ısrar edilmesi taraftarıyım. Lakin yanında hava topuna çok hakim atletik bir stoper onun oyununu daha da parlatacaktır. Barış bu mevkide birebir oyunda iyi fakat ağır kaldığı için hava topu ve arkasına adam kaçırmakta.
Ağırlığından yakındığımız geçen seneki stoperimiz Yalçın‘ın yerden ve havadan oyuna hakimiyeti bize neyi kaybettiğimizi de göstermedi değil.
Tomane bu takımın değişmez adamı olması gerekliliğini her fırsatta gösteriyor.
Saviçeviç ise bu takımın birinci kaptanı olmalı ve daimi 11’in değişmezi olmalıdır.
Bu iki oyuncuyu rahatlatacak bir oyuncu eksikliği haftalardır göze batıyor. Sanırım bu sorun da devre arası transferinde çözülecek. Çinari bu noktanın adamı olmasına rağmen yeterli olmadığını her fırsatta ispatladı.
İyi bir Yasin aranan kan oluyor. Lakin o da saman alevi gibi bir parlayıp bir sönüyor. Eski günlerine yakın bir Yasin her takım defansı için korkulu bir rüya olacaktır. Şu an için ise bizim rüyalarımızın Don Kişot’u edalarında.
Sözün özünde kamp ve Eyüp maçı beni daha da inandırdı takıma karşı.
Devre arasına kadar minimum kayıp maksimum kazanç ile devam ederek ikinci yarının flaş takımı olabiliriz.
O zaman vira bismillah…