2,5 yaşında bir kızım var ellerinizden öper. Arma, kırmızı-beyaz ve topu gördüğünde ağzından dökülen cümledir ‘SAMSUN GOL.’
Altay maçı öncesinde totem yaparak ondan uğur öpücüğü istedim lakin sadece bir kez öptü yanağımdan nazlanarak.
Ne kadar yalvarsam da ikinci uğur öpücüğünü esirgedi benden.
Samsunsporum da tıpkı kızım Doğa gibi nazlandı galibiyet için.
Bu nazlanış sessiz ve derinden kazanmaya dair her hamlenin yapılacağını gösterir nitelikteydi açıkçası.
Sahada kim daha fazla kazanmak isterse futbol şansı bir şekilde ona da dönüyor bence.
Sahaya yansıyan futbolun kazanmak isteyen tarafıydık, oynatmayan değil oynamak isteyen tarafıydık.
Sahada aramıza yeni katılan ve takımı ile henüz birkaç antrenman yapan, sonucu doğrudan etkileyebilecek nitelik ve kalitede oyuncularımızın olduğunu da unutmamak lazım.
Bu takıma oynadıkça alışacak olan, oyunun akışını arkadaşlarının alışkanlık ve yetkinliklerine göre oynadıkça şekillendirecek olan bu oyuncu grubu da zamanla farkını ortaya koyacağını gösterdi.
DJA: Hırsını oyunun her anına yansıtması, mücadele gücü, oyunu okuması ve yön vermesi ile takıma oldukça katkı sağlayacağını açıkça ortaya koydu.
YASİN: Benim kumaşım kaliteli derken hiç sırıtmadı ve çok faydalı işler yapacağının sinyallerini verdi.
GÖKHAN KARADENİZ: Oyunu okuması, topu öne taşıma isteği ve sonuca yönelik etkili tavrı katkı sağlayacak düzeyde.
MATHİAS: Bu maça dair görüntüsü ile bir şeyler söylemek için çok erken, en merak ettiğim oyuncu diyebilirim açıkçası…
Ve sahnelerde Burak Çalık, Nadir Çiftçi ve adrese teslimi ileten İlyas Kubilay Yavuz…
Biz bu takımın askeriyiz ve vazgeçilmeyiz mesajını açıkça iletti teknik heyete.
Takımda artan rekabet ve birlikteliğin gücü bizi zafere götürecek.
İnanmak başarmanın yarısıdır derler.
Biz yarıyı çoktan geçtik…