Uzun bir aradan sonra yeniden köşedeyim.
Yazıma başlarken, Kovid-19 döneminde vefat haberlerini aldığım Cemal (amca) Yeşilyurt, Recep (abim) Hun, Sefa Arslan, Mustafa Kemal Erkanat büyüklerime hakkın rahmetini diliyor ve Samsunspor için akıtmış oldukları alın terine sonsuz teşekkür ediyorum.
Şimdi neden sınıfta kaldık; Neden kalırsın ki ya dersini çalışmamışsındır ya öğrenci kaliten yetersizdir ya da öğretmenin de sorun vardır…
Kimse okulun kapasitesinden bahsetmesin alnını karışlarım…
Her imkan fazlasıyla varsa öğrencilerin şımarıksa o başka tabi.
Her sınavda çakarsın ya da çakmaya ramak kalır ya da Bursa’da oluğu gibi öyle bir Osmanlı tokadı gelir ki feleğin şaşar…
Daha maçın ilk dakikası Bursa defansı öyle bir hata yapıyor ki bizim üçlü cambaz topu karakola bomba diye götürecek şaşkınlık içerisinde kaldı. Tam bir Fransız oda cabası...
Sonrasında biz bir hata yaptık üçüncü bölgede. Ne mi oldu 30 saniye sürmedi filenin sallanması.
Bizimkilerin yanında sahada bebe diye dolaşan rakip futbolcular Harlem cambazlarına döndüler bir anda…
Devam mı edelim, ofsayt çizgisinde sağbekin sarkınca el oğlu top nasıl kaleye yollanır, futbol kitabının orta yerinin 2. bendinden öyle salladı ki iki metrelik Nurullah bile bakakaldı…
Eee sonra mı? Biz aldık sazı elimize bir arabesk, bir halk türkü nidasında çalmaya başladık. Sonuç mu?
Bir genco daha saldı aradan topu filelere.
Sonra bir baktık ki rüya değilmiş yaşananlar.
Dersimizi çalıştık demesin kimse sakın!
Öğretmenimiz bir daha şapkayı alıp önüne düşünecektir eminim.
Yabancı konusuna gelince, kim kime yabancı hala anlamış değiliz.
Türk futbolunda yabancı kavramı kimliği ve pasaportunun olmasının yeterliliği kısmında takılı kalmış durumda.
Şayet ki elimizdekilerin üzerinde bir performans sağlayamayacaksa, gereği yok kısmını kimse ye anlatamıyoruz.
Uzağa gitmeye gerek yok. Oynadığın rakip takımın altı topçusunu siyaha boyasan yada pasaportunu değiştirsen parayla satın alamazsın.
Hadi bakalım şimdi yeni sınavımız var bakıp göreceğiz…