Elbette İstanbul’dan bahsediyorum, yoksa define avcısı falan da değilim...
Altın değerindeki 3 puanı haneye yazarken, son dönemlerdeki en stresli maçı oynadık da diyebiliriz.
Esasında, ilk 45 dakika her ne olursa olsun kaybetmeyiz dediğimiz maçı ikinci 45 dakikada ise inşallah kaybetmeyiz dediğimiz dakikalarla bitirdik.
Allah var bu tarz stresleri yönetmek hiç de kolay dediğidir. Birde dinamik stresi ya da oyunun içindeki stresi dışarıdan yönetmekse hiç kolay değildir. Bununla birlikte bizim SAMSUNSPOR olduğumuzu ve her türlü güçlükle baş edebilecek bir idare heyeti tarafından yönetildiğini de hatırlatmakta fayda var.
Maça çıkan kadro da sağ bek de geçen haftanın yerini yadırgamayan jokeri Erkam’la başladı hocamız. Buna ek olarak da son haftaların değişmez on biri Burak Çalık’ın yerine Guido, geçen haftaki yazımda başarılı pas grafiğini eleştirmiş olduğum Savicevic’in yerine ise Oğuz’u tercih etti ve maçın tek golünü de 11’de başlayan Guido, Gökhan Karadeniz’in egoist olmayan bakış açısına ve akıl dolu ortasını takip ederek attı.
İlk yarı oyunu kontrol etmekte ve paylaşmakta hiç sıkıntı yaşamadık açıkçası. Lakin 45 dakikayı gördüğümüz dakikalarda sol bekimiz Kerem’in çıkarken kendine fazla güvenden lakayt bir şekilde atmış olduğu pası yakalayan rakibin iki dakikalık oyun presi son vuruşta beceriksiz kalan rakip forvetin ayağından çıkan topu Nurullah’ın da zar zor kontrol altına alması ile sonlandı. Sözün özünde anlık bir gaflet ya da hatanın diyeti o kadar ağır olabilir ki tolerabilitesi ise son derece zordur.
İkinci yarı da sakatlıklar ve oyuncu değişiklikleri oyun sistemimizi bir az olsun bozmuş olabilir. Fakat maçın atmosferi de ilerleyen dakikalarda son derece gergin haller aldı zaman zaman. Her ne olursa olsun bu maç tan 3 puan almak son derece önemliydi be bizde o puanı alnımızın hakkı bileğimizin gücü ile de aldık.
Maçta 61 numaralı futbolcunun orta sahada Dja’ya atmış olduğu art arda 3 dirsek darbesini görmemek resmen körlük gerektirirken maçın 4. hakeminin gayri ihtiyari mi desek yoksa taşıdığı formanın hakkı ile müdahale etti mi desek hakemi uyarması sonucu hakem önce elini sarı kartına (maçı izleyen herkesin bu hareketin direk kırmızı olduğunu bildiği halde) götürdü sonra ne hikmetse tekrar elini cebine atarak kırmızı kartına başvurdu. O anda hepimiz 2. sarıdan kırmızı gördüğünü sandık. Hatta İstanbul takımı kural hatası için itiraz dahi yayınladı basına.
Fakat TFF’nin sayfasında hakem raporundan alıntı ile yazılan kart dökümünde direk KIRMIZI gösterildiğini hepimiz görmüş olduk. Yine 4. hakemin uyarısı sonucu sarı kartı iptal ederek kırmızıya başvurmuş Turgut Doman…
Maç için çok kritik bir anı İstanbulspor tarafı gererek ve gerçeğin dışına taşımak isteyerek kendi takımına sahada stres yükleyerek yönetemedi ve bu olayın arkasına sığınarak Türk filmlerinde sıklıkla görmeye alışık olduğumuz Küçük Ömer ya da Ömercik tiplemesinin mağduriyeti görselini gözle önüne sermek istedi.
Fakat adalet timsali Hulusi Kentmen babanın sevecen ellerinden çıkma tokadı ensesinde hissetmiş olmalı artık…
Daha stresli maçlarımız da olacak elbette. Bileğimizin gücü alnımızın akı ile her sahadan başımız dik ayrılacak kadar güçlüyüz.
Her zaman her yerde var olsun SAMSUNSPOR’u karşılıksız sevenler…
Çıkarın bayrakları, süsleyin sokakları.
Özlenen günlere az kaldı.