Kişisel gelişim, çoğu zaman dış dünyada değil, kendi içimizde başlar. Kendimizi tanımadan, neye ihtiyaç duyduğumuzu anlamadan ya da neyi değiştirmek istediğimizi fark etmeden ilerlemek mümkün değildir. Bu farkındalık ise genellikle bir durup düşünme anıyla, bir içe bakışla başlar. Aynanın karşısına geçtiğimizde gördüğümüz şey, sadece fiziksel görüntümüz değil; aynı zamanda hayatımızın bu anındaki halimiz, bakışımız, duruşumuz ve duygularımızdır.
Kendimize dönüp sormamız gereken bazı temel sorular vardır: “Şu anda gerçekten kimim?”, “Nasıl bir insan olmak istiyorum?”, “Hayatımın hangi alanında ilerlemek istiyorum?” Bu sorular, gelişimimizin temelini oluşturur çünkü değişim, önce fark etmekle başlar. Ne kadar dürüstçe bakarsak kendimize, o kadar gerçek ve kalıcı adımlar atabiliriz.
Kişisel gelişimin ilk adımı, kendimizi objektif şekilde değerlendirebilmekle atılır. Bunu yaparken ne çok sert ne de çok yumuşak olmamız gerekir. Gerçekçi ama yapıcı bir bakış açısıyla, güçlü yönlerimizi ve gelişim alanlarımızı fark etmemiz önemlidir. Kendimize “hangi konularda iyiyim?”, “nerelerde zorlanıyorum?” diye sormak, büyümemiz için net bir zemin sağlar.
Aristoteles’in dediği gibi “Kendini tanımak, tüm bilgeliğin başlangıcıdır.” İçsel farkındalık, yalnızca kişisel değil, mesleki gelişimin de temelidir. Özellikle belirsizliklerle dolu, hızlı değişen bir dünyada içsel sağlamlık, en değerli kaynaklarımızdan biri haline gelir. Çünkü dış dünya kontrolümüz dışında değişebilir. Ancak kendi bakış açımızı, tepkilerimizi ve yaklaşımlarımızı yönetebilmek, elimizdeki en güçlü araçtır.
Kendimizi geliştirmek istiyorsak, önce kendimizi kabul etmeliyiz. Bugünkü halimizi, tüm eksiklerimiz ve artılarımızla kabullenmek, değişimin önünü açar. Bu kabullenme, bir vazgeçiş değil; bir başlangıçtır. Çünkü kendini kabul eden biri, gelişim için gereken güveni ve gücü içsel olarak bulabilir.
Bu süreçte birçok kişi benzer duygulardan geçer. Bazen ne istediğimizi bilemeyiz, bazen biliyor oluruz ama harekete geçemeyiz. Bu, oldukça insani bir durumdur. Önemli olan bu farkındalıkla kalmak değil, bu farkındalıktan yola çıkarak bir adım atmaktır.
Kendimize şu soruları yöneltmek yolumuzu açabilir:
- Gün içinde beni en çok yoran düşünceler neler?
- Hangi alışkanlıklarım beni ileri değil, yerimde tutuyor?
- Ne zaman kendim olabiliyorum?
- Karar verirken duygularımı ne kadar fark ediyorum?
- Hangi değerler benim için vazgeçilmez?
Bu sorulara verdiğimiz dürüst yanıtlar, gelişim sürecini hızlandırır. Cevapları hemen bulamayabiliriz. Ancak soruları sormaya devam ettiğimiz sürece yol alırız. Çünkü kişisel gelişim bir sonuç değil, süreklilik gerektiren bir süreçtir.
“Kendini değiştirmeye cesareti olan insan, dünyayı da değiştirebilir.” – Mahatma Gandhi Kendimize yaptığımız her yatırım, çevremize de yansır. Özellikle liderlik, ekip çalışması ya da toplulukla etkileşim içinde olduğumuz ortamlarda bu içsel netlik çok kıymetlidir. Kendi iç sesini duyan biri, başkalarının söylediklerini daha iyi anlar. Kendi değerlerinin farkında olan biri, başkalarının değerlerine de alan açabilir.
Kişisel gelişim, sadece içsel bir dönüşüm değildir. Aynı zamanda yaşam kalitesini artıran, ilişkileri iyileştiren ve iş performansına da yansıyan bir süreçtir. Bu nedenle gelişim; bireysel bir çaba gibi görünse de kolektif fayda yaratır.
Her gün küçük ama etkili adımlar atmak mümkündür. Bu bir kitap okumak, bir düşünceyi yeniden değerlendirmek, bir alışkanlığı gözden geçirmek ya da sadece aynada kendimize içten bir şekilde gülümsemek olabilir. Çünkü bazen en güçlü değişim, en sade davranışlarla başlar.
Ve şunu hep hatırlayalım: “Her sabah aynaya baktığımda kendime şunu söylerim: Bugün hayatta en önemli işim, kendimi geliştirmek.” – Robin Sharma
Kendimize dışarıdan değil, içeriden bakmayı öğrendiğimizde, aynadaki görüntümüzle barışırız. Bu barış hali, gelişimin en güçlü zeminini oluşturur. Çünkü gelişimin en derin hali, kişinin kendisiyle bağlantısını güçlendirmesiyle gerçekleşir.
Ayna sadece bir yüz göstermez. Bir geçmişi, bir bugünü ve bir potansiyeli yansıtır. Biz aynaya baktığımızda, kendimizle ilgili ne gördüğümüz, nasıl bir gelecek inşa edeceğimizi de belirler. Bu yüzden şimdi kendimize şu soruyu sorma zamanı:
Bugün aynada ne gördüm? Ve yarın, ne görmek istiyorum?