Her şey yolunda gidiyorsa, sebebi sadece şans değildir…
Bazı günler olur, iş listemiz uzundur ve biz tek tek üstünü çizeriz. Toplantılar verimli geçer, geri bildirimler olumludur, konuşmalar yerini bulur, zihin berraktır. O günlerde zaman akar, biz yetişiriz. Ve çoğu zaman bu akışın nedenini açıklamakta zorlanırız. İşte o görünmeyen güç, adı çok az bilinen ama etkisi çok güçlü bir kavramla ilgilidir: Psikolojik momentum.
Psikolojik momentum, bir tür içsel ivmedir. Bir başarı, olumlu bir geri bildirim ya da minik bir tamamlanmış iş, bizi bir sonraki adıma daha istekli, daha inançlı ve daha odaklı taşıyabilir. Ve bir kez bu akışı yakaladığımızda, performans sadece artmaz — biz kendimizi “olmak istediğimiz kişi” gibi hissetmeye başlarız.
Psikolojik momentum, yalnızca büyük başarılarla tetiklenmez. Bazen sadece sabah erken kalkmak, bazen bir maili zamanında cevaplamak, bazen birinin teşekkür cümlesi bile bu ivmeyi başlatabilir. Çünkü bu kavramın temelinde şu yatıyor: Başarı, başarıyı besler.
Bu etki sporcular üzerinde defalarca incelendi. Bir maçta peş peşe başarılı atışlar yapan bir oyuncunun, sonraki atışlarda da daha isabetli olduğu gözlemlendi. Ve benzer şekilde iş hayatında da gün içinde yakalanan küçük kazanımlar, bir tür duygusal ve bilişsel “akış” yaratıyor.
Bu noktada bir parantez açmak gerekir. Momentum sadece olumlu yönde işlemez. Olumsuz psikolojik momentum da vardır. Geciken bir toplantı, beklenmedik bir eleştiri, plansız bir değişiklik… Günün başındaki bu küçük aksaklıklar, bizi tüm gün boyunca düşük enerjide tutabilir. Buna “aşağı doğru momentum” denir. Ve bu da tıpkı olumlu momentum gibi kendini besler. Bir şeyi erteledikçe diğerini de erteleriz, bir yere geç kaldıkça diğer işlere de yetişemez oluruz. Yani; momentum yönsüz değil, yönlüdür. Ve biz, yönünü fark edip onu tersine çevirebiliriz.
İyi haber şu ki; psikolojik momentum şansa bırakılacak bir şey değil. Bilinçle kurulabilir. Ve biz, kendi iç ivmemizi başlatacak koşulları oluşturabiliriz. İşte birkaç basit ama etkili yöntem:
Güne kolay bir kazanımla başlamak: En zor değil, en yapılabilir işi önce tamamlamak. Bu küçük başarı, günün ilk adımına ivme kazandırır.
Geri bildirim istemek ve vermek: Olumlu bir söz, emeğin görünür olması, kişisel çabayı değerli hissettirdiğinde, momentum devreye girer.
Zihinsel görüntüleme yapmak: Bir işi bitirmiş hâlimizi zihinde canlandırmak, beynimizde motivasyon devrelerini aktive eder.
Küçük kutlamalarla ilerlemek: Tamamlanan her iş için minik bir ödül, bir mola, bir onay… “Bunu da yaptım” demek, momentumu canlı tutar.
Bu kavram bireysel olduğu kadar takımsal düzeyde de önemlidir. Çünkü ekipler de kolektif olarak momentum kazanır — veya kaybeder. Bir projede elde edilen küçük bir başarı, tüm ekibe pozitif bir yön verebilir. O yüzden liderler için şu kritik: Küçük kazanımları görünür kılmak. Takımı sadece hedefin sonuna değil, yolda kazanılan her “minik zafer”e odaklamak.
Bir başarıyı kutlamamak, momentumu yok saymaktır. Ve bu da bir fırsatın göz göre göre elden kaçması demektir. Psikolojik momentum, iş hayatında başarıyı sürdürülebilir kılmak için çok değerli ve az bilinen bir anahtardır. Biz onun farkına vardıkça, onu yönlendirme şansımız olur.
Günün başında yaşadığımız bir minik başarı, akşama kadar bize enerji taşıyabilir. Tıpkı bir ivme kazanmış bisiklet gibi, ilerledikçe kolaylaşır, hızlanır, rahatlar. Ve biz de diyoruz ki: Büyük adımlar atmadan önce, küçük adımları kutsayalım. Çünkü başarı büyük hedeflerle değil, doğru başlatılmış küçük eylemlerle inşa edilir.