Gözlerinizi kapatın ve birini ilk kez tanıdığınızı hayal edin. Belki tokalaşıyorsunuz, belki bir fincan kahve uzatıyor size. O an farkında olmadan dikkatiniz ellerine kayıyor. Çünkü eller, bir insanın hem en çok çalışan hem de en çok unuttuğu parçasıdır. Oysa ki bakımlı eller, sessiz ama etkili bir kartvizittir.
Hayatın tüm yükünü taşıyan ellerimiz, gün içinde sayısız şeye temas eder. Klavyeye dokunur, çay karıştırır, bir çocuğun başını okşar. Ve tüm bu temaslarda iz bırakır. Ne var ki çoğumuz ellerimizi sadece soğuk havalarda çatladığında veya tırnaklarımız kırıldığında hatırlarız. Oysa ki düzenli el bakımı, sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda bir özsaygı göstergesidir.
Bir elin neler anlatabileceğini yıllar önce, üniversitenin ilk günlerinde fark etmiştim. Sınıfta yanıma oturan bir kız vardı. Sade giyimli, sessiz, dikkat çekmeyen biri... Ama elini defterine uzattığında tırnaklarının özenle törpülenmiş, ellerinin yumuşacık göründüğünü fark ettim. Konuşmadığımız hâlde, bu detay bana onun kendine değer verdiğini gösterdi. Birkaç hafta sonra arkadaş olduk. Sessizliğiyle değil, zarafetiyle hatırladığım ilk kişi oydu. Ve elleri, onun ilk tanıtımı olmuştu bana.
Bakımlı eller demek; yumuşak, temiz, nemli bir cilt… Düzgün kesilmiş tırnaklar, tercihe göre sade ya da renkli bir oje… Ama en önemlisi, ellerin bize ait olduğunu hissettiren o özenli görünüm. Çünkü nasıl ki güzel bir gülümseme bir insanı daha sıcak kılar, bakımlı eller de kendimize ve karşımızdakine duyduğumuz saygıyı yansıtır.
Bakım rutini ise sanıldığından çok daha kolay. El yıkama sonrası kullanılan basit bir nemlendirici, haftalık yapılan nazik bir peeling ve zaman zaman uygulanan besleyici maskeler… Tırnak etlerini kesmek yerine yumuşatmak, ojenin altına koruyucu sürmek gibi küçük ama etkili detaylar…
Elbette herkesin "bakım" anlayışı farklıdır. Önemli olan, ellerimize hak ettikleri ilgiyi göstermemiz. Çünkü eller, duyguların da bir tercümanıdır. Sevgiyle sarar, şefkatle dokunur, öfkeyle sıkılır. Bu kadar güçlü bir rol üstlenen ellerin, biraz şımartılmayı hak ettiğini kabul etmek gerekir.
Unutmayalım, bazen en çok konuşan şey, hiçbir kelime söylemeyen ellerimizdir.