Hanımlar, beyler ve cildi sabahları hâlâ uykuda olanlar… Bugün size aynaya baktığınızda "Aman Tanrım, bu ben miyim?" dedirten o ışıltılı cildin sırlarını vereceğim. Hazırsanız ışığı açın, çünkü bu yazı parıl parıl geliyor!
1. Cildine Su Gibi Davran!
Bak canım, bu işin sırrı su. “Günde en az 2 litre su için” klişesi var ya, klişe olmasının bir sebebi var: işe yarıyor! Cilt susuz kalınca surat hemen “solgun sonbahar yaprağı” moduna geçiyor. Su içmek demek, cilde içten serum takviyesi yapmak demek.
2. Temizlik Şart, Abartmak Yasak
Yüzünü sabah akşam yıka diyoruz ama zımpara kağıdıyla değil. Nazik bir temizleyiciyle, “bana zarar verme, bana iyi bak” hissi vererek… Cilt, trip atmaya meyillidir; çok temizlersen “beni niye bu kadar silip süpürüyorsun?” der, kurur, kızarır, bozulur.
3. Peeling: Ölü Derilere Veda Partisi
Haftada 1-2 kez peeling yapmazsan, cildin "eski sevgili gibi" sana küser. Ölü derilerden kurtulmak, cildin “ben buradayım, parlıyorum!” demesini sağlar. Ama unutma, peeling'i fazla kaçırmak, pastayı fırında unutmak gibidir: dışı güzel görünür ama içi kurur.
4. Nemlendirici: Cildin En İyi Kankası
Nemlendirici, cildin yaz kış demeden yanında görmek istediği o sadık dosttur. Cildin kuruysa hafif yapılı bir kremle, yağlıysa su bazlı bir nemlendiriciyle barış imzala. Unutma, nemsiz cilt parlak değil, mat bir drama oynar.
5. Serumlar: Küçük Şişelerde Büyük Mucizeler
C vitamini serumu mu dediniz? Evet canım, sabahları bir damla mutluluk. Akşamları hyaluronik asitle demlenmiş bir cilt, sabaha daha tok, daha mutlu uyanır. Serumlar cildin “turbo” modudur, düzenli kullanınca cilt “Ben bu ışıltıyı ne zamandır istiyordum!” der.
6. Güneş Kremi: Işığa Karşı Işıltı
Güneş kremi kullanmayanları gece rüyamda “gölgeye kaçarken” görüyorum. Her gün, ama her gün SPF 30 ve üzeri sürüyoruz. Yazın, kışın, kapalı havada bile. Çünkü güneş “Ben buradayım!” demese de leke yapmayı sever.