Bugün paylaşmak istediğim Hamam Böceği Teorisini okuduğumda çok etkilendim. Teorinin ismi kadar verdiği mesaj da hayli etkili.
Tam bir hayat dersi diyebiliriz.
Mutlaka bilgi dağarcığımızda olmalı diye düşünüyorum.
Bu teorinin babası Amerikalı Sundar Pichai.
Pichai, bir gün bir restoranda kahve içerken, uçan bir hamam böceğinin bir kadının üzerine konduğunu ve kadının panikleyerek çığlık attığını gözlemlemiştir. Kadın, bir yandan panik içerisinde zıplarken bir yandan da elleriyle hamam böceğini üzerinden atmaya çabalıyordu. Doğal olarak onun bu halini gören arkadaş grubu da onunla birlikte paniğe kapıldı ve onlar da sağa sola sallanmaya başladılar.
Kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı. Ancak bu sefer de gruptaki başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği. Şimdi de gruptaki diğer kadın için büyük bir panik ve hengame başlamıştı. Bu çırpınış sırasında hamam böceği, kadının üzerinden gitmiş ve restorandaki garsonun üzerine uçmuştu.
Garson üzerine konan hamam böceğinin davranışlarını izlemeye başladı. Ardından sakince böceği tutarak restoranın kapısından dışarı attı.
Diğer herkes paniğe kapılıp olayı çözemezken, garson sakinliğini hiçbir şekilde bozmadan olaya sakince yaklaşmıştı. Hayır, problem hamam böceğinde olamazdı. Problem, insanların hamam böceğinden duydukları rahatsızlığı yönetmekteki başarısızlığındaydı. Problem insanlarda olmalıydı.
Pichai başına gelen bu hadisede, insanların rahatsızlık veren durumlara karşı verdikleri tepkilerin, durumun kendisinden çok, durumu yönetme becerilerine bağlı olduğunu fark etmiştir.
Şöyle bir düşünecek olursak, bu örnek aslında hayatın genelinde karşılaştığımız her olayda var.
Her birimiz karşılaştığımız olaylara farklı tepkiler veriyoruz. Aramızda panikleyen, sinirlenen, agresifleşip ani tepki gösteren, tepkilerinde sadece sözle yetinemeyip davranışlarını da ekleyenler var. Bunlar ne yazık ki hayli çoğunlukta.
Sakinliğini koruyabilen, tepkisini olayın tamamını kavrayıp, üzerinde düşündükten sonra verenler de var elbette. Ama ne yazık ki sayıları oldukça az.
Kısacası her birimiz yaşadığımız olaylar içinde baş gösteren problemlere farklı tepkiler veriyoruz.
Tepkilerimizde ön yargı, ego gibi tehlikeli argümanların varlığını da unutmamak gerek elbette.
Anlık tepki vermektense sorunu anlamaya çalışmak çözüm yaratacak yanıtlar bulmak asıl olan. Ve bunu başardığımızda o problem, problem olmaktan bile çıkacak belki de.
Benim bu hikayeden anladığım, hayatta olaylara tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara cevap vermeliyim.
Kadınlar hamam böceğine tepki verirken, garson ise olaya cevap verdi.
Tepkilerimiz içgüdülerinmizle gösterilen şeylerken, olaylara verdiğimiz cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.
Yazının başında da dedim ya bu hikaye tam bir hayat dersi diye.
Hani hep mutlu olmayı istiyoruz ya. Hayat boyu İşte mutluluğun yollarından biri de bu teori bana göre.
Mutlu olan insan, hayatındaki her şey yolunda gittiği için mutlu değildir.
Mutlu olmasının sebebi, hayatındaki olaylara karşı gösterdiği tutumun doğru olmasıdır.
Problemi doğru analizlerle yönetmeye çalışmak. Hatta fırsat olarak görüp, lehimize sonuçlandırmayı hep hatırlamak. Lehimize sonuçlanmıyorsa da olabildiğince az hasarla atlatmak.
Ne dersiniz yapabilir miyiz?
Sevgiyle kalın.
ben bu hikayelerden yazı çıkarma işini sevdim sayenizde hem yeni hikayeler öğreniyoruz hemde bilgileniyoruz kaleminize sağlık efsun hanımcım
Tebrik ediyorum. Gerçekten doğru analiz. Hayatta yüzde doksanımız bu durumu yaşiyor. Teşekkürler ederim güzel yorumlarınız için