Geçtiğimiz günlerde bir sanat galerisinde, yere bırakılmış muz kabuğunun etrafında toplanmış kalabalığı izlerken kendime şu soruyu sordum: Ben mi sanattan anlamıyorum, yoksa biri bize çok güzel numara yapıyor da biz alkışlıyoruz mu?
Eskiden sanat, yetenekle harmanlanmış duyguların dışa vurumuydu. Şimdi ise “Bir şey düşün” dediklerinde düşünmeden yapılan şeyler sergileniyor. Mesela bir sanatçının galerinin ortasında oturup 6 saat boyunca duvara bakması…
Ve bunun adı: “Toplumsal Yabancılaşma ile Bireyin Sessiz Çığlığı.”
Buyurun buradan yakın.
Sanatın sınırlarını genişletmek elbette önemli. Ama biri de çıkıp şu sınırların en azından bir çitini çizse fena olmaz. Çünkü bu gidişle, sabah işe geç kaldığımızda yaşadığımız panik bile “Modern Kapitalist Tazyik Altında İnsan Bedeninin Refleksleri” adıyla sergilenebilir.
Bir keresinde bir performans sanatçısı, “bedenin gündelik halini sorguluyorum” diyerek 20 dakika boyunca bir çay bardağına bakmış. Bizim mahalledeki bakkal amca da bazen öyle boş boş bakıyor ama kimse alkışlamıyor. Sahi, onu neden sergilemiyoruz?
Yine bir başka örnek: Adamın biri sergiye gerçek bir çöp bidonu koymuş. Yani bildiğimiz, içi dolu bir çöp bidonu. Eserin adı: “Tüketim Toplumunun Kalıntıları.”
Çöp kutusu değil, mesaj varmış. Ama içinden çıkan en anlamlı şey yine ayrıştırılmış atık oldu. Neyse, en azından geri dönüşüm kısmı sağlam.
Tabii ki sanatın amacı düşündürmek, sarsmak, soru sordurmak olabilir. Ama bazen öyle işler görüyoruz ki, insan düşünmek yerine “Yok artık!” demeyi tercih ediyor. Ve belki de en başta bunu hedefliyorlar: Şaşıralım, sinir olalım, paylaşalım, tartışalım… Yani performans sanat yapmaktan çok, sanat yapıyormuş gibi görünmek üzerine kurulu.
Belki de modern sanat bir nevi “büyük bir sosyal deney.” Sanatı anlamadığımız için anlamış gibi davranmak zorunda kaldığımız, “Bu çok derinmiş” demeye mecbur hissettiğimiz bir oyunun içindeyiz. Belki de asıl performans, galerinin ortasında duranın değil, etrafında “hmmm” diyerek gezinen bizlerin ta kendisi.
Kapanışı da sanatçıya yakışır bir şekilde yapayım:
“Bu yazı yok oluşun dansıdır. Harflerin performansı bitti. Şimdi siz alkışlayın.”
Evet sanat diye her şeyi bize gösteriyorlar ama çoğu rezillik gerçek sanata ve sanatçiya aç kaldı bu millet bir elin parmaklarını geçmeyen sanatçı kaldı piyasada