Bir yandan annemin yaptığı keşkeğin kokusu burnumda tüterken, diğer yandan telefonumdan gelen bildirim sesiyle irkiliyorum. Hayat, beni iki ayrı zamanın ortasında tutuyor; ne tam oradayım ne de burada. Sanki biri eski bir Türk filmi, diğeri Netflix dizisi. İkisi de ayrı güzel ama ikisini birden yaşamak bazen yorucu.
Çocukluğum, sokakta misket oynayarak, komşu teyzenin camdan attığı ekmekle doyarak geçti. O zamanlar “akıllı” telefonlar yoktu ama birbirimize aklımızı, kalbimizi açardık. Şimdi modern yaşamdayız; her şey hızlı, her şey pratik. Ama komşunun adını bile bilmiyoruz. Koca apartmanlar inşa ettik ama içimizdeki mahalleyi yıktık sanki.
Bir gün babam, “Eskiden herkes birbirini tanır, halini hatırını bilirdi” dedi. Ben de düşündüm; biz şimdi kimin neyini biliyoruz ki? Instagram’da kim nereye gitmiş, ne yemiş onu biliyoruz ama kardeşimizin gözleri neden yorgun, annemizin sesi neden kırık, farkında değiliz.
Teknoloji sayesinde işlerimizi kolayca hallediyoruz, bilgiye bir tıkla ulaşabiliyoruz. Ama bu kolaylıklar, hayatı daha mı anlamlı kılıyor, yoksa sadece daha kalabalık mı? Evimizin her köşesi akıllı cihazlarla dolu ama bazen en büyük sessizlik evin içinde oluyor. Bir odada üç kişi, üçü de başka bir ekrana bakarken, aslında kimse kimseye bakmıyor.
Geçen gün anneme gittiğimde fark ettim. İnternet zayıftı, çekmiyordu. Başta huzursuz oldum, elim sürekli cebimde telefon arıyor. Ama sonra fark ettim: yeğenim gözümün içine bakarak konuşuyor, annem çayın altını açarken “yaşadığı bir olayı anlatıyor. Zaman yavaşlıyor, her şey daha gerçek oluyor. Orada teknoloji yoktu ama ilgi vardı, sohbet vardı, kahkahaların içinde sıcaklık vardı.
Modern hayatla arama bir çizgi çizmek istiyorum bazen. Sosyal medya detoksu yapayım, telefonumu sessize alayım, kendimi biraz olsun unuttuğum sokaklara bırakayım diyorum. Ama sonra yine bir toplantı, bir mesaj, bir e-posta... Geri dönüyorum. Biliyorum ki bu iki dünya arasında yürümeyi öğrenmem gerek.
Ben bu iki dünya arasında bir köprü kurmaya çalışıyorum. Ne gelenekten kopmak istiyorum, ne de modernliğe düşmanım. Belki de çözüm, her ikisinden en iyisini alıp kendi yolumuzu çizebilmekte. Çünkü geçmiş bize kim olduğumuzu hatırlatıyor, gelecek ise kim olabileceğimizi.
Ve bazen düşünüyorum: Tarhana çorbasını içerken telefondan uzak durmak bir direniş midir, yoksa gerçek bir huzur mudur?
Buram buram Salçalı ekmek koktu yazı annem koktu kız kardeşim koktu ablam koktu ❤️????
Çocukluğuma gittim geldim Efsun hanım kaleminize yüreğinize sağlık