Öyle dostlar vardır ki; yıllar geçse, şehirler değişse, hayat darmadağın olsa da sen bir gün ansızın “Ben galiba dağılıyorum” dediğinde, “Toparlanana kadar buradayım” der.
Sana öğüt vermez. Yargılamaz. Sen ağlarken, sadece susar. Sessizliğiyle sana kol kanat olur.
İki sağlam dostun varsa…
Gerisi gerçekten teferruat.
Çünkü onlar varken hayattaki pek çok yük taşınabilir hale gelir.
Ve bazı sırlar vardır ki, bir dostla paylaşıldığında artık sır değil, ortak bir hatıra olur. İçinden geçen karanlık, bir başka kalpte yer bulunca aydınlanır.
Şimdi bir düşün…
Gerçekten seni olduğun gibi bilen, seni sustuğunda da anlayan iki kişi var mı hayatında?
Varsa, çok şanslısın.
Yoksa, bu satırlar sana hem geçmişi hem de bundan sonrasını sorgulatsın.
Çünkü insanın en çok ihtiyacı olan şey, bazen sadece şudur:
İçinden geçenleri anlatacak bir sırdaş,
Ve “seni anlıyorum” diyen bir çift göz.
Ve belki de bu yüzden, bazı insanlara “dostum” demek, soyadını ezberlemekten daha kıymetlidir. Onun ne iş yaptığı, nerede yaşadığı, kimi sevdiği o kadar da önemli değildir. Asıl mesele, onun varlığının sende yarattığı güven duygusudur. Yanındayken dünya biraz daha sessiz, omuzların biraz daha hafif hisseder.
Çünkü dostluk, her gün görüşmek değil; uzun zaman konuşmasan da kaldığın yerden devam edebilmek demektir. Kahkahalarla geçen akşamlardan çok, ağlamaktan gözlerin şiştiği gecelerde kimlerin yanındaydıysan, işte gerçek dostlar onlar olur.
Zamanla anlarsın:
Kalabalıklar arasında yalnız hissetmenin ne kadar kolay olduğunu.
Ama bir kişiyle yan yana oturup hiçbir şey demeden, sadece onun varlığıyla iyileşmenin ne büyük nimet olduğunu…
Dostluk; susarak anlaşabilmek, gözlerinin içinden geçen fırtınayı söze dökmeden fark edebilmektir. Bazen sana hiçbir şey demeden sadece çay koymasıdır.
Bazen seni hayata küstüğünde saçını okşayarak, “Tamam, bu da geçecek” demesidir.
Ve bazen de…
Sadece sen olduğun için seni sevmeye devam etmesidir.
Değişmeden, yorulmadan, eksiltmeden.
O yüzden, eğer şu an aklına biri geldiyse…
Belki ona bir mesaj atmalısın.
“İyi ki varsın.”
Çünkü dostlar, bilseler bile duymak ister.
Ve unutma:
Hayatta ne yaşarsan yaşa,
Anlatacak bir sır,
Tutunacak bir el,
Ve gerçekten güvendiğin iki dost varsa…
Sen hâlâ çok şeysin.