Son günlerde her şeyden şikâyet etmeye alışmış bizler, yaşadığımız yerden de şikâyet etmeye başladık. O kadar mutsuz ediyoruz ki kendimizi martılar bile bizden daha mutluymuş gibi geliyor bana. Sanki başka yere gitsek sorunlarımızdan kurtulacakmışız gibi şehrin olanaksızlıklarından dem vurup kendimizi bedbaht ediyoruz. Sürekli giden ve gezen biri olarak söyleyeyim, Samsun o kadar güzel bir şehir ki Samsun’a girdiğinizde bambaşka bir dünyaya girmiş gibi olursunuz. Sadece il sınırları dahilinde gözlerinize dokunan ayrıntılar değil, insanların arzı endam etmeleri bile bir başkadır. Bir sürü şehirde yaşantım oldu; ama Samsun’daki kadar ritmi insanın canına can katan, avuçlarına aldığı insanı sevgiyle büyüten bir şehir görmedim. Çocukluğum, gençliğim ve yetişkinliğimin büyük bir bölümünü Samsun’da geçirmeseydim belki de şu an sahip olduğum kişilik sınırlarına erişemezdim. En başında bir gençlik şehridir, gençlerini ve çocuklarını çok sever, hepsi onlar için çok değerlidir.
Sert gibi görünse de kalbi yumuşaktır herkesin, birbirinin duygularına cidden duyarlıdır. İnsanlar gözlerinize bakarak ne hissettiğinizi anlamaya çalışır. Kabul, zaman zaman iletişim faciaları yaşadığımız doğrudur; ama mutsuzluktan omuzlarımız çöktüğünde bunun mutlaka fark edilip hâl hatır sorulacağı garanti olan yerdir burası. İletişimi başlatmaktan da çekinmez kimse. Cesaretle ne söylemesi gerekiyorsa saklamaz, söyler; söyleneni de can kulağıyla dinler, cevap verir. Samsun bence, ruhu genç, dinamik bir şehirdir. Üretkendir, vizyonu geniştir, kalbinde büyük hayaller saklıdır.
Bunun için olsa gerek büyük hayaller kuruyorsunuz diye dalga geçilmeyecek yegâne yerdir. Bir Samsunluya en çılgın hayallerinizden bahsedin, heyecanla sizi dinler ve gözlerinden anlarsınız ki bunu gerçekleştirmenizi kalpten diler. Tersi birkaç örnek vardır mutlaka; ben geneli dillendiriyorum. Sağlamdır kumaşı Samsunlunun, arada sırada sinirleri zıplasa da. O yüzden en çok kilit insan yetiştiren başat şehirlerden biridir. Esprilidir sonra, bazen dan dun eder; ama sizi eğlendirmek için yapmadığını bırakmaz. Gurmedir; pide, döner deyince Türkiye’de bir numaradır. Türkiye’nin her yerinde bunları yemek mümkündür; ama aynı tadı bulmak mümkün değildir.
Kültürlüdür, birbiriyle didişmeyi sevse de kendi entelektüel kitlesini oluşturmuştur. Türkiye’nin birçok şehrinde böyle bir kitleyle karşılaşmak zordur, belki içindeyken pek anlaşılmıyor, Samsun bu konuda öncü şehirlerden biridir. Tüm aksaklıklarına rağmen hali hazırda bir çocuğun gözlerinin kitaba değebileceği ve kütüphanelerin aktif olarak kullanıldığı şehirlerden birisidir. Benim çocukluğum ve gençliğimde de böyleydi gördüğüm kadarıyla hala da böyle. İl ve İlçe Halk Kütüphaneleri yanında isimlerini burada zikredemeyeceğim özel kütüphane kafeler de gün be gün artıyor. Hatta bir tanesi var ki o bayağı köklü bir geçmişe sahip.
Spor ve sanatın her dalında da elinizi nereye isterseniz uzatabilirsiniz, ulaşılması kolaydır. Yeter ki isteyin. Çünkü yaşam; zinciri kopmuş, sizi her an yutabilecek büyük şehirlerimize oranla hala daha konforludur. En basitinden ruhunuz sıkıldığında denize mi ulaşmak istiyorsunuz? Herhangi bir yokuştan kendinizi bırakın, mutlaka denize ulaşırsınız. Samsun’un denize paralel yollarına alışmış bir insan başka bir şehre gittiğinde mutlaka bocalar.
Bu kadar güzelliğe ve özelliğe sahip olan bir şehir tabi ki mevcut ekonomik koşullardan ve diğer olumsuzluklardan nasibini alacak. Ama dışarıyı bilen biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki tüm adli olaylara, trafiğe, işsizliğe, alt yapı eksikliğine rağmen Samsun hala umut vaat eden bir şehirdir. Hem de tüm bu olumsuzlukları zaman zaman sınırda yaşamasına rağmen. Bir şehrin en önemli hazinesi o şehrin nasıl insanlardan oluştuğudur. Hani içimizde şöyle bir korku taşıyoruz ya: “Yavaş yavaş bozuluyor, eskisi gibi değil.” Temel yapı sarsılamaz bağlarla birbirine bağlıysa dokuyu değiştirmek pek kolay olmaz. Önemli olan bağlarımızı koparmamak, gerektiğinde birbirimize destek olmak ve sosyal hayattan elimizi ayağımızı çekmemek. Bunu Samsun’un sokaklarını arşınlayarak büyümüş biri olarak söylüyorum. Burası güneşin doğduğu, Kurtuluş Mücadelesinin başladığı şehir. Burası “Ata” şehri. Biz el ele tutuştuk mu gerekirse her şeyi yıkar, yeniden başlarız. Umutsuzluğa kapılmanın hiçbirimize pek bir faydası yok.
Sevgiler, saygılar…
????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????