On bir yaşındaki çocuğumuzu teknolojiye kurban verdik ne yazık ki. Ailesi evde yokken sosyal medya platformunda gördüğü akım haline gelmiş bir çılgınlığı kendi üzerinde deneyeyim derken cayır cayır yandı, sonrasında ise günlerce süren yaşam mücadelesini kaybetti. Ailesine sabır, ona rahmet dilemekten başka bir şey gelmiyor elden. Düşünsenize on bir yaşındaki bir evladımızla rahmet sözcüğünü aynı cümle içinde kullanmak zorunda kalıyoruz. Neden? Sosyal medya platformları ülkemizde biraz daha yaygınlaşabilsin diye mi? Onlara bu kadar büyük özgürlükler tanıdıkça çocuklarımız dünyanın en uzak köşesindeki akımlara kapılıyorlar böyle. Erişimi sınırlandırmaktan bahsedip tartışıp duruyoruz. Artık tamamen engellemekten başka çaremiz yok. Daha kaç annenin yüreği yanınca anlayacağız bu gerçeği? Kim bilir hangi kilitli kapılar ardında çocuklarımız nelerle temas ediyor? Biliyor muyuz? Hayır. Yeterli denetim var mı? Hayır.
Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından okullarda cep telefonunun kullanılmaması ile ilgili bir genelge yayımlandı; ama yapabildiğimiz sadece cep telefonlarının öğretmenlerimiz ve okul idareleri tarafından alınıp kutulara konulması, okul çıkışında geri verilmesi. İdare ve öğretmenlerin de yapabileceği pek bir şey yok. Velilerimiz çocuklarından her an haberdar olabilmek için ellerine telefonları tutuşturup öyle gönderiyorlar okula. Bu durumda okul idareleri ve öğretmenlerimiz de mecburen böyle bir yola baş vuruyorlar. Zira anne babalarımız çocuklarına ulaşabilmek için öyle istiyorlar.
Dışarıdan gelecek her türlü tehlikeye açık haldeler. Aynı zamanda kendileri de büyük bir tehlike olabilecek kadar her türlü bilgiye erişimleri de kolaylaşmış durumda. Mesela, internete girip küçük çapta bir patlayıcı yapmayı bile rahatlıkla öğrenebilirler. Bütün gün burunlarını ayırmadıkları, kaydıra kaydıra izledikleri videolar sayesinde çocuklarımızın IQ’leri yer ile yeksan olduğu gibi psikolojileri de çökmüş durumda. Çoğu bambaşka ve sanal bir dünyada yaşıyor. Ellerinden o cihazları aldığımızda sanki nefessiz kalıyormuş, solunumu duruyormuş gibi davranmaları da bu yüzden.
Çok ivedilikle bunun durdurulması lazım. Daha neyi bekliyoruz acaba? Çocuklarımızın toplu intiharını mı yoksa okul basıp insanları katletmelerini mi? Hadi bir neslin ziyan olduğu gerçeğine gözlerimiz kapalı diyelim, böyle sorunlar baş gösterdi mi işi nasıl geriye döndüreceğiz? Şu anda devletimizin en büyük beka sorunlarından biri de bu, yani çocuklarımızın ellerimizden teknoloji yoluyla alınması. Evlatlarımız bizim geleceğimiz olduğuna göre onların başka güçler tarafından kontrol edilmelerinin önüne geçmek zorundayız; çünkü artık savaşların çoğu dijital platformlarda gerçekleşiyor. Çocuklarımızı esir olarak başka güçlerin ellerine gönüllü mü vereceğiz?
Hem bizim çocuklarımız Avrupa’daki ve Silikon Vadisi’ndeki çocuklardan daha mı değersiz? Şu an birçok ülke (Macaristan, Hollanda, Danimarka, Fransa’nın birçok bölgesi, İtalya, Hırvatistan…) okullarda cep telefonunu yasakladı. Ders programlarında ise daha ziyade yaratıcılığa ve el becerisine yönelik eski klasik sisteme dönüldü. Silikon Vadisi’nin milyarderleri ise okulda çocuklarını teknolojiyle hiç temas ettirmiyorlar. Kara tahta ve tebeşir kullanıyorlar. Biz ise sanki eğitimi akıllı tahtalar veriyormuş gibi tüm okullara akıllı tahta yerleştirdik. Ders anlatan bir yapay zekalı robot videosunu da gelişme diye gururla birbirimize gösterecek kadar aymaz hale geldik.
Hala öğrencilerin okula telefon getirip getiremeyeceğini konuşuyoruz. Saygıdeğer anne babalarımızı çok iyi anlıyorum, çocuklarına her daim ulaşabilmek istiyorlar, haklılar da. Ama en azından internete ulaşımı olmayan eski tip telefonlar kullandırsalar çocuklarına. Telefon dışında da evde ve okulda internet erişimi kontrollü olsa. Çocuklarımızın, onlara her şeyi yapabilecek ve yaptırabilecek sosyal medya platformlarına erişimlerini de kesinlikle engellemek zorundayız. Dünyadaki savaş ve ele geçirme yöntemleri tamamen değişti. Düşman internet ağından evlere, çocukların gözlerine kadar sızabiliyor. Bazı ülkeler internetten çok daha önce korumaya aldı çocuklarını. Yirmi beş kare tekniği uygulanıyor mu diye ülkeye giren tüm çizgi filmleri denetleyen kurullar oluşturdular. Şu an da yapay zekayla tüm medya platformlarını denetliyor birçok ülke. Yani teknolojiyi geleceklerini yok etmek için değil var etmek için kullanıyorlar. Bizim çocuklarımız ise maalesef her türlü saldırıya açık halde. Daha fazla bedel ödemeden yavrularımızın zihinlerine sokmaya çalıştıkları her şeyi kontrol altına almamızın zamanı geldi de geçiyor.
Sevgiler, saygılar…
Harika bir yazı