Ne yazık ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınıp tutuklanmasıyla piyasalarda başlayan sarsıntının etkileri her geçen gün artarak büyüyor.
Tıpkı bir suya taş attığınızda giderek büyüyen o halkalar gibi…
19 Mart'ın sadece döviz rezervlerinde havaya saçtığımız dolarlarla sınırlı kalmadığı anlaşılıyor.
Bakın daha geçen hafta Türkiye'de faiz oranları da sert bir şekilde yükseldi. Halbuki yavaş yavaş da olsa faiz indirimlerine başlamıştık.
Bilenler bilir; Merkez Bankası geçen hafta nisan Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 350 baz puan artırdı ve 18 Mart’ta yüzde 42,5 olan oran yüzde 46’ya çıkardı.
Ayrıca fonlama ve piyasa faizleri ise politika faizinden daha yüksek oranda artış gösterdi. Piyasa gösterge faizi ve BİST gecelik ortalama repo faizi aynı dönemde 7 puan, ağırlıklı fonlama maliyeti de 5.5 puan arttı.
Böylece ticari kredi faizi son bir ayda 10 puana yakın yükselirken mevduat faizi ise 5 puanın üzerinde yükselmiş oldu.
Bu teknik ifadelerden bir şey anlamadıysanız o zaman şöyle anlatayım:
Yani işletmeler, şirketler, firmalar artık krediye ihtiyaç duyduklarında, bir kez değil belki 100 kez daha fazla düşünecekler. Çünkü bu faizlerle finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşayacaklar.
Halbuki 19 Mart'tan önce ticari kredi faizleri uzun vadede yüzde 35'e kadar inmişti. Şimdi ise 55'e dayandı. Bileşik faiz ise 64- 65'i buldu.
Bu derece yüksek ticari kredi faizleri karşısında, kimse yatırım yapmaya yanaşmaz.
Artan faizle birlikte fırsatçılara da gün doğdu. Yerli ya da yabancı, ciddi bir fırsat maliyeti peşinde koşanlar olacaktır.
Bu arada Türkiye’nin küresel giriş yatırımlarından aldığı payda, dikkat çekici bir daralma yaşandığı da ortaya çıktı.
Starts Watch’ın verilerine, bu yılın ilk çeyreğinde Türk girişimlerin aldığı yatırım tutarı 58 milyon dolarla geçen yılki seviyesinin yüzde 48,2 altında kaldı.
Böylece 2022’de 1,6 milyar dolarlık yatırımla ilk 10 Avrupa ülkesi arasına girerek süper lige yükselen Türkiye, yaşanan daralmayla ikinci lige düştü.
Uluslararası Finans Enstitüsü Başekonomisti Robin Brooks ise Türkiye ekonomisiyle ilgili sosyal medya hesabından dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Brooks, 19 Mart’taki siyasi gelişmelerin ardından Türkiye’den ciddi portföy çıkışları yaşandığını belirtti.
Brooks bununla kalmadı, Türkiye’deki siyasi gerilimin ve süregelen protestoların, yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan güvenini zedelediğini söylüyor.
Yani 19 Mart'ta göle atılan o taşın halkaları giderek yayılıyor. Ekonominin düzeleceğine ilişkin içimizdeki umut kırıntıları 19 Mart'tan bu yana daha da tükeniyor.
Satılmak zorunda kalınan ve adeta havalara savurduğumuz 50 milyar dolar.
Artan faizler…
Yavaşlasa da tümüyle bitmeyen döviz talebi…
Pusuda bekleyen fırsatçılar…
Üstüne üstlük bir türlü alaşağı edilemeyen enflasyon…
Hukukun tarafsızlığı ve üstünlüğünü koruyamazsanız, güçler ayrımına dayalı demokrasiyi işletemezseniz ve liyakatten uzaklaşırsanız, başınıza gelebilecek bütün olumsuzları yaşamaktan kurtulamazsınız.