Türkiye'nin her 10-15 yılda bir yaşadığı yüksek enflasyon ve ekonomik krizlerin temelli olarak çözümlenebilmesi için 'yapısal' reformları mutlaka gerçekleştirmesi gerektiğini sürekli söylüyoruz.
Hukuktan, bilimsel temelli eğitime, demokrasiden, düşünce ve ifade özgürlüğüne, yolsuzluklara karşı şeffaf bir devlet yönetimine, üretime dayalı tarım ve sanayi reformuna, adil bir vergi ve teşvik sistemine kadar birçok alanda yapısal reformların şart olduğunu biliyoruz.
Elbette bu reformları yapmak öyle akşamdan sabaha olacak şeyler değil. Ama bunun için sabırlı ve ısrarcı olmamız gerekiyor.
Çünkü dünyada gerçekleştirdiği yapısal reformlarla ekonomileri büyük bir atılım yapmış ve toplumu refah seviyesine ulaşmış çok sayıda ülkeden birisi de Türkiye neden olmasın!
Bakın 'yapısal reform' konusunda öne çıkan ülkelerden bazıları ve mevcut ekonomileri ne durumda:
ALMANYA: İşgücü piyasasına yönelik Hartz Reformları, sosyal güvenlik alanında Agenda 2010, mesleki eğitim sisteminde (Dual Eğitim Sistemi), dijitalleşme (Sanayi 4.0) ve enerji dönüşümü (Energiewende) ile işsizlik oranlarını düşürdü. Ekonomik büyümesini de artıran Almanya, yenilikçi sanayi politikalarıyla ise Avrupa'nın en güçlü ekonomisi olmayı başardı.
GÜNEY KORE: Eğitim reformları, teknoloji ve inovasyona dayalı sanayi politikaları, ihracata dayalı büyüme modelini uyguladı. Özellikle 1960’lardan itibaren sanayi politikalarında yaptığı reformlarla bir tarım ülkesinden dünyanın önde gelen teknoloji ve sanayi devlerinden biri haline geldi. Eğitimde reformlar ve teknoloji yatırımları, bilgi ekonomisinin temelini oluşturdu.
İSVEÇ: Vergi reformları, refah devleti reformları, işgücü piyasası reformları ile İsveç, 1990’larda yaşadığı ekonomik krizden kapsamlı vergi ve sosyal güvenlik reformları ile çıktı. Sosyal devlet anlayışını korurken, aynı zamanda ekonomik büyümeyi sürdürülebilir hale getirdi. Kamu harcamalarını etkinleştiren reformlar, İsveç’in istikrarlı büyümesini sağladı.
YENİ ZELLANDA: Kamu maliyesi reformları, serbest piyasa reformları, tarım ve ticaret reformları ile ekonomide büyük bir kalkınmayı sağladı. 1980’lerde büyük bir ekonomik krizle karşılaşan Yeni Zelanda, kamu maliyesini dengelemek ve vergi reformları yapmak için büyük adımlar attı. Tarım sektöründe sübvansiyonları kaldırarak verimliliği artırdı ve ticareti liberalize ederek küresel rekabet gücünü artırdı.
SİNGAPUR: Eğitim reformları, işgücü piyasası reformları, kentsel gelişim politikaları, vergi reformları yapıldı. Singapur, işgücü piyasasının esnekliği, düşük vergi oranları ve yüksek teknoloji yatırımları ile Asya'nın finansal ve teknolojik merkezi haline geldi. Eğitimde yapılan reformlar, ülkenin küresel rekabette en üst sıralara yükselmesine katkı sağladı.
KANADA: İşgücü piyasası reformları, göç politikaları, sosyal güvenlik reformları, sağlık reformları gerçekleştirildi. Kanada, göçmen dostu politikaları, esnek işgücü piyasası ve sağlam sosyal güvenlik sistemi sayesinde hem büyüme sağladı hem de toplumsal refahı artırdı. Sağlık sisteminde yapılan reformlar, sağlık hizmetlerine erişimi genişletti ve maliyetleri düşürdü.
İRLANDA: 1990'larda vergi reformları, yabancı yatırım teşvikleri, işgücü piyasası reformları yapıldı. İrlanda, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline geldi. Kurumlar vergisini düşürerek teknoloji ve finans şirketlerini çekti, işgücü piyasasında esneklik sağladı. Ancak, 2008 finansal krizi sonrası bu modelde bazı zorluklar yaşandı.
ÇİN: Tarım reformları, özel mülkiyet haklarının genişletilmesi, serbest piyasa reformları yapıldı. 1978’den itibaren başlatılan "Deng Xiaoping Reformları" ile tarımda kolektif sistemden bireysel çiftçilik modeline geçildi, serbest piyasa ekonomisine yönelik reformlar yapıldı ve Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline geldi. Kapsamlı reformlar, milyonlarca insanı yoksulluktan kurtardı.
ŞİLİ: Vergi reformları, sosyal güvenlik reformları, ticaret ve yatırım reformlar ülkenin kaderini değiştirdi. 1980’lerden itibaren uyguladığı serbest piyasa reformlarıyla Güney Amerika’nın en istikrarlı ekonomilerinden biri oldu. Ticaretin serbestleştirilmesi, yabancı yatırımların artması ve mali disiplin, büyüme ve refah düzeyini artırdı.
AVUSTRALYA: Tarım ve ticaret reformları, vergi reformları, sosyal güvenlik reformları yapıldı. Özellikle ticaret ve tarım politikalarındaki reformlarla dünya ticaretinde rekabet gücünü artırdı. Sosyal güvenlik ve işgücü piyasası reformları ile ekonomik büyüme ve toplumsal refahı destekledi.
Gördüğünüz gibi "yapısal reformlarını başarıyla gerçekleştiren ülkeler yoksulluktan kurtuluyor. Aslında Türkiye 1923'de aynı başarıyı sağlamak üzere ilk adımları atmıştı ama sonradan işler tersine döndü. Yoksa Atatürk Türkiye'si yapısal reformların önderiydi.
O nedenle yeniden bir şeyleri keşfetmemize gerek yok. Yapmamız gereken açık seçik ortada:
1923 ruhuna geri dönmek!