19 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınıp tutuklanmasının Türkiye'ye olan faturasının giderek ağırlaştığını dünkü yazımda, ekonomideki son veriler ışığında yazmaya çalışırken, çok daha önemli bir meseleyi atladığımızı fark etmem uzun sürmedi.
İddianın sahibi Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Handelsblatt…
Gazete birkaç gün önce yayınlanan haberinde, Alman hükümetinin Türkiye'ye 'Eurofighter' savaş uçağı satışına izin vermeme kararı aldığını yazdı. Habere göre bu vetonun gerekçesi ise "İmamoğlu'nun tutuklanması" gösterildi.
"Aman sen de veto ederse etsinler" dememek lazım. Çünkü bu Eurofighter konusu oldukça önemli.
Neden mi?
Askeri uzmanların aktardıklarına göre Türk Hava Kuvvetleri'nin uçak filosu bir hayli eskimiş durumda ve bu filonun yenileştirilmesine ihtiyaç duyuluyor.
Örneğin modernize edilerek envanterde tutulan F-16’ların ve çok az sayıdaki F-4’lerin yenilenmesi gerekiyor.
Üstelik bildiğiniz gibi Türkiye, F-35 programından çıkarıldı.
Uzmanlar bu olayın ardından milli ve yerli üretime yönelen Türkiye’nin acil muharebe ihtiyacı için filosunu modernize etmesi gerektiğini belirtiyorlar.
İşte bu aşamada Türkiye, muhtemel muharip görevler, tehdit ve risk değerlendirmeleri ve bütçe sınırları dahilinde yeni uçak tedarik etmek istiyor.
Bu kapsamda değerlendirilen en iyi alternatif olarak da bu uçaklar gösteriliyordu. Hatta Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki 2024 yılı bütçesinin görüşmelerinde, "Eurofighter ile ilgili çalışmamız var. Eurofighter'ı almak istiyoruz. Çok etkili bir uçak. Bu uçaklar İngiltere, Almanya ve İspanya ile ilgili. Hem İngiltere hem İspanya 'evet' diyor, şimdi Almanya'yı razı etmek için onlar çalışıyorlar. O sorunu İngiltere ve İspanya 'Biz çözeceğiz' diyorlar. Olursa 40 tane Eurofighter uçağı almayı planlıyoruz" açıklamasını yapmıştı.
Almanya'nın olası veto kararının ben sadece İmamoğlu ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Almanya, daha önce Türkiye’ye örtülü bir silah ambargosu da uygulamıştı. Türkiye’nin terörle mücadelede Alman silahlarını kullanması, Alman zihinlerinde sorun yaratıyordu.
Sonuç olarak İmamoğlu'nun tutuklanması meselesi hem iç siyasette hem dış politikada hem de ekonomide başımızı ağrıtmaya ve daha ciddi sorunlara gebe olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Bu ülkede nedense her şey sürekli en başa geri sarıyor. Hemen hemen birçok konuda bozuk plak gibiyiz. İğne bozulan noktaya geldiğinde kullandığımız pikap tekrar en başa atıyor.
Bütün ekonomik argümanları yerli yerine koysak bile hukuk ve demokrasiyi, adaleti ve güveni yapısal reformlarla gerçekleştirmediğimiz sürece de bu plak sürekli başa dönecek.
Bozuk şarkının olduğu bölgeyi pikaptan çıkarıp düzeltmediğimiz sürece de ötesindeki şarkıları dinleyemeden göçüp gideceğiz bu dünyadan…
***
Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın ülkemize çocuklarımızın gözlerinde gördüğüm aydınlığa, sevince, asalete, sevgiye benzeyen günler getirmesini dilerken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bu ülke için, bu bayrak için canını feda eden tüm şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum!