İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 2 ilçe belediye başkanı da dahil 106 kişilik gözaltı operasyonu, iki gündür gündemimizin ilk sırasında.
Türk siyasi tarihinin unutulmayacak bir günü olarak kayıtlara geçti elbette, 19 Mart 2025.
İmamoğlu'na ve beraberindekilere yönelik terör soruşturması bir taraftan, ihaleye fesat ve yolsuzluk soruşturması diğer taraftan.
CHP örgütleriyle, partilileriyle birlikte sokaklarda, meydanlarda. Partilisi, partisizi, muhalifi, muhalif olmayanı herkes gergin.
Bunlar işin siyasi, toplumsal tarafı. Yaşanacak gelişmeler Türkiye siyasetini de önemli ölçüde etkileyecek. Ben işin ekonomi boyutuna dikkati çekmek istiyorum bugün.
İmamoğlu'nun gözaltına alındığı bir günde, 19 Mart'ta olanlara bakalım. Çünkü piyasalar ilk kez bir siyasi operasyona bu derinlikte tepki verdi.
Gözaltılara en sert tepkiyi en önce Borsa verdi. 19 Mart'ta gün içinde iki kez devre kesen borsa yüzde 8’den fazla düşüşle kapandı.
Ve döviz kuru. Dövizde günlük bazda, Kur Korumalı Mevduat öncesini hatırlatan tempoda çıkış oldu. Merkez Bankası, bazı tahminlere göre 10 milyar dolar rezerv yaktı.
Ekonomideki şok bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye'nin 10 yıl vadeli tahvillerinde de getiri yaklaşık 60 baz puan artışla yüzde 28,78 seviyesine yükseldi.
Euro/TL ve dolar/TL tarafında da rekor seviyeler izlendi. Yurt içinde piyasalar, siyasi haber akışlarıyla birlikte hareketlenirken; dolar 41 TL'nin, Euro 44 TL'nin, gram altın ise 4000 TL'nin üzerine çıktı.
Gözaltı operasyonları sonrası döviz piyasasında yaşanan hareketlilik, ithalatçı ve ihracatçıda tedirginlik yarattı.
Hammaddesi ve ara mamulünü ithal edip iç piyasaya çalışanların, dolar kurundaki yükselişten dolayı kaybının daha fazla olacağını söyleyen kaynaklar, piyasadaki oynaklığın bir an önce durmasının beklendiğini dile getirdi.
Öte yandan, kurdaki yükselişten etkilenmemek isteyen firmaların antrepolarda bekleyen ithal ürünleri bir gün önceden çekmek için yoğunluk oluşturduğu, ithalatçıların malını çekme telaşına girmesi dikkatleri çekti.
Amerika'nın en büyük bankalarından olan JPMorgan, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı kararı sonrası kurdaki sıçramanın etkisiyle enflasyon ve faiz tahminini yükseltti.
Kurum, dezenflasyon sürecinin daha yavaş hızda devam edeceğini bildirdi ve 2025 sonu enflasyon beklentisini yüzde 27,2’den yüzde 29,5’e, Mart ayı enflasyon beklentisini 2,3'ten yüzde 3,2'ye yükseltti.
Bu arada aynı gün, Morgan Stanley Menkul Değerler A.Ş., faaliyet izinlerinden feragat ederek Borsa İstanbul üyeliğinden ayrıldı
Ve son olarak gözaltı kararının ardından Türkiye'nin Kredi Risk Primi (CDS) yükseldi. Türkiye'nin 5 yıllık CDS'i Ekim 2024 tarihinden bu yana görülen en yüksek seviye olan 279 baz puana çıktı.
Bütün bunlar yaşanırken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor. Uygulamakta olduğumuz ekonomi programı kararlılıkla devam ediyor.” açıklaması yapmak zorunda kaldı.
Yukarıda anlattıklarım İmamoğlu'nun sadece 'gözaltı'na alınmasıyla allak bullak olan piyasalara ilişkin. Bir de bu gözaltıların tutuklamaya dönüştüğünü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atandığını bir düşünün!
Bu durumda en büyük endişem, hükümetin dezenflasyon programının en önemli ayağı olan 'kur' meselesi tabi ki.
İki yılı aşkın süredir adeta zincirlerle bağlanarak sıkı sıkıya bağlanan kurun, sadece bir günde bozulabiliyor olduğunu görünce, çok büyük bir endişe içine sadece ben mi girdim bilmiyorum.
Unutmadan, dolar 41, Euro 44 liraya gelene kadar gidişata adeta seyirci kalınması da dikkatinizi çekti mi?
O yüzden diyorum ki aman kuru sıkı tutun, Pandoranın Kutusu'nu açmayın!
Kaleminizden asil mürekkebi, yüreğinizin doğruluk ateşi daim olsun. Saygıyla selamlıyorum.