Modern devlette birey, devletle haklar ve yükümlülükler esasına dayalı bir sözleşme yaparak, 'yurttaş' olur.
Devletin kurumları ve siyasal yöneticileri bu sözleşmeyi yapmış bireyi, yurttaş olarak görür ve yurttaş olarak hitap ederler.
Rousseau'cu 'toplum sözleşmesi' kuramının ve bu sözleşmenin bağıtlandığı anayasanın ve pratik işleyişin esası budur.
Son günlerde laikliğin anayasadan çıkarılmasına ilişkin tartışmalar, her ne kadar bu sözleri söylediği iddia edilen eski meclis başkanı tarafından 'yanlış anlaşıldım' denilerek yalanlasa da yine de bu konuda birkaç söz söylemem gerektiğini düşündüm.
Öncelikle 'laikliğe karşı olmak' ne demek bunu belirginleştirmek gerek.
"Laikliğe karşıyım" demek; kendi inancım dışında hiç bir inanca ve yaşam biçimine saygım yok; fırsat elime geçtiği zaman, birlikte yaşamakmış, karşılıklı hoşgörü ve saygıymış bunların hepsini çöpe atacağım, sadece kendi inancımı esas alan bir devlet kurup geri kalanları ezeceğim demektir. Öncelikle bunun altını kara kalemle güzelce bir çizelim.
Laikliğe karşıyım demek ayrıca, birlikte yaşayamayız, inancınız farklı da olsa vatandaşlık temelinde bu devlet sınırları içinde bir arada yaşamak istiyorum diyenlere düşman olmaktır, çünkü benim size ve insanlara saygım ve tahammülüm yok demektir.
Anayasa ile kabul edilen 'laiklik' ilkesi ortadan kalkarsa ne olur?
Ortada yurttaş falan kalmaz, 'ümmet' gelir, toplum sözleşmesi gider yerine 'ümmet sözleşmesi' gelir. Böyle bir düzenleme, artık yurttaşlık bağımızın feshedilmesi demektir.
Modern devlette ümmet sözleşmesinin yürütme mercii ise, dini kurum ve dini liderlerdir. Bir siyasi makamda oturan kişi, hele devleti en üst düzeyde temsil eden bir siyasetçi, yurttaşlık sözleşmesi yerine ümmet sözleşmesini koyarsa, orada modern devlet değil, 'tanrı devleti' var demektir.
Toplum sözleşmesinin askıya alınması ayrıca, yurttaşla devlet arasındaki sözleşmenin esasının bozulması, yaşam biçimine lokal değil, köktenci total müdahale anlamına da gelmektedir.
Yurttaşı ümmet, modern devleti tanrı devleti yapan bir yeni düzen, başta inanç özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlükleri, tüm hak ve yükümlülükleri, tanrı ve ümmet sözleşmesi esasına göre yeniden yorumlayacaktır.
Onun için anayasada değiştirilemez maddeler arasında yer alan 'laiklik' bu derece önemlidir, toplum sözleşmesinin asla dokunulamayacak bir maddesidir.
Çünkü laiklik, farklılıkların birliğinin temelidir.
Değiştirilirse, 'yanlış bir anayasa'ya neden olur.
Yanlış bir anayasa da HERKES için yanlıştır!