Carlo Cottarelli’nin adını bugünün Türkiye'sinde bilenler azdır.
Ancak benim gibi yarım asırlık olanlar ve üzerindekilerle, bir ihtimal 40'lı yaşlarındakiler hatırlar belki.
Cottarelli sanmayın ki futbol antrenörü ya da futbolcudur. Ama ben dahil onlarca gazeteciyi peşinde koşturmuşluğu, maliye bakanlarımızı karşısında el pençe divan durdurmuşluğu bile vardır.
Kim midir Carlo Cottarelli?
Türkiye'nin ekonomik kriz yaşadığı 1999-2001 döneminde IMF'nin Türkiye Masası Şefi.
İtalya'da kamu harcamalarını kısma yönündeki girişimleri nedeniyle "Bay Makas" yani "Mr Spending Review" diye de anılan bir isimdir Cottarelli.
Hatırlıyorum da çok zor yıllardı. O dönemin faturası; 2001 krizi olmuş ve Cumhuriyet döneminin kazanımlarının yüzde 40’ını kaybetmiştik.
IMF'den 24 milyar dolar borç almıştık da sıkı para ve maliye politikalarıyla, ancak krizden çıkabilmiştik.
İşte o günlerde bu Cotarelli de verdikleri paranın doğru harcanıp harcanmadığını, ekonominin ne durumda olduğunu kontrol etmek için zırpt pırt Türkiye'ye gelirdi.
Ya şimdi?
Ekonomimiz şimdi de berbat durumda. Fakat IMF’yi istemiyoruz. Çünkü 'kendimize IMF olalım' dedik. Ama Mehmet Şimşek'in uygulamaları, IMF’nin politikalarını da aratır hale geldi. Özellikle de dar gelirli, emekli, işçi, memur, çiftçi, öğrenci, esnaf kesimi için.
Ekonomiyi düzeltmek için sayın Şimşek'in ihtiyaç duyduğu kaynak, kayıt dışında, zenginde, istisnalardan yararlananlarda ama o hala zaten kayıt içi olanlara fazlaca yükleniyor.
'Çok kazanandan çok vergi alabilmek için' sunduğu yasa teklifleri kuşa çevriliyor, kamuda tasarruf paketleri kağıt üzerinde kalıyor.
Çünkü kimse cam binalarından çıkmak istemiyor. Bakın bu ülkede 45 kamu idaresinin sahip olduğu taşıt sayısı, kiralık araçlar hariç 106 bin 363’e ulaşmış durumda. Yılın ilk 6 ayında kamunun araç kiralamaya ödediği miktar ise, 2 milyar 429 milyon 51 bin lira.
Hani kamuda tasarruf yapılacaktı?
Yani Sayın Şimşek; çaktığı kadar gürlemiyor.
Tamam "IMF'ye gitmeyelim, kendimize IMF olalım" dedik ama bu yerli IMF'nin makası da hep bizim tarafı kesiyor.
Hem de ne kesmek. Baksanıza hem aç kaldık hem de üst baş açıkta kaldı.
Artık ayıp oluyor ama!