2021 yılının eylül ayından bu yana adeta 'nevi şahsına münhasır' bir ekonomi deneyinin mağdurlarıyız.
Haziran ayını da sayarsak tam 9 aydır, bu muhteşem modelin neden olduğu enflasyon yangını 'bacayı' sardı.
Yeniden hatırlatalım, TÜİK verilerine göre enflasyon mayıs ayı itibariyle yıllık yüzde 73'e yükseldi.
Neydi o deney?
Faizi düşürerek enflasyonu düşürme…
İşte tam da bu nedenle üç haneli bir enflasyona doğru hızla koşarken, bir Samsun milletvekilimiz, ekonomistliğe öykünmüş, enflasyonun nedenini düşünmüş taşınmış, bulmuş.
“Enflasyon denen şey, tanımı itibarıyla aslında aşırı tüketimden dolayı kaynaklandığı düşünülen fiyatlardaki artıştır" demiş.
Yani halen gün aşırı gelen benzin ve motorin zamlarına, doğal gaz ve elektrikteki zamlara, gıda fiyatlarındaki astronomik artışlara kadar, vatandaşların içine düştüğü geçim sıkıntısının nedeni 'aşırı tüketim'den kaynaklanıyormuş.
Bu sözler karşısında insan şaşırıp kalıyor.
Faizleri yüzde 14'te tutarak piyasaya bankacılık kanalından devasa boyutta TL pompalayan bir mekanizmanın karşılaşacağı ne varsa hepsi oluyor; döviz talebi ve kur yükseliyor, borçla alınmış rezervler bile eriyor ama enflasyon tüm bunlardan değil, 'aşırı tüketim'den patlıyor.
Cebimizdeki en küçük banknot kupürü 5 TL, artık dolmuş indi-bindi ücretine yetmiyor, 200 TL'lik banknot pazar alışverişini bile görmüyor ama 'aşırı tüketim' enflasyonu tetikliyor.
Millet aşırı tüketimden değil, geçim sıkıntısından, bitip tükenmeden sandığı bir görebilse keşke.
Sabır, biraz daha sabır!