Samsun'un Bafra ilçesindeki Kızılırmak Kuş Cenneti'nde geçen hafta salı günü çıkan ve 24 saatte söndürülemeyen yangın sonrasında 2 bin dönüm arazi küle döndü, çok sayıda canlı ne yazık ki telef oldu.
RAMSAR sözleşmesiyle korunan bu alanın yapılaşmaya açılacağı iddiaları ve endişeleri ise hafta boyunca Samsun kamuoyunu adeta ayağa kaldırdı.
Samsunlular bu bölgenin kesinlikle imara açılmaması ve yeniden eski haline dönmesi gerektiği konusunda ortak bir konsensüs sağladılar.
Elbette yaşanan tartışmaların ve yangınla ilgili 'sabotaj' endişelerinin altında; nisan ayında kararname çıkarılarak bu bölgeyle ilgili yapılan statü değişikliğinin büyük etkisi var.
Yangının çıktığı alan; Yörükler köylüsüne ait olmasına rağmen, statü değişikliğinde bakanlığın yetkisine bırakılmış 'kontrollü kullanılabilir alan' olarak belirlenmiş bir bölge. Bu durum; daha önce Türkiye'nin birçok yerinde görülen 'önce yak, sonra imara aç' senaryosunu da doğal olarak akıllara getirdi.
Cuma günü ben de yangının gerçekleştiği Kuş Cenneti'ndeydim. Yangının meydana geldiği alana şöyle bir baktığınızda bile, yerleşim yerlerine hiç ama hiç sıçramadan (ki elbette iyi ki sıçramadı) adeta cetvelle çizilmiş gibi deniz kenarına kadar olan bölgeye ilerlemesine artık büyük bir şans mı dersiniz, yoksa ne ilginç bir tesadüf mü dersiniz, o da size kalmış.
Köylülerin anlatımlarında ilgimi çeken bir konu da yangının salı günü akşamı saat 21.00 sıralarında başlamasına rağmen, ertesi gün geceye kadar devam etmiş olması.
Yani neredeyse 24 saat söndürülemeyen bir yangından bahsediyoruz. Oysaki bu bölge sık orman ağaçlarının olduğu bir yer değil. Dikenlik diyebileceğimiz ve köylünün kesip çiçekçilere sattığı bodur bitkilerin yer aldığı bir alan. Yani yangının söndürülmesi aslında hiç de o kadar zor değil.
Diğer taraftan yangının çıkışından sonra köylüden yardım istenmemesi de bana oldukça tuhaf geldi. Türkiye'nin neresinde olursanız olun böyle bir yangın çıktığında, köylü eline kürek ve kazmaları kaptığı gibi yangın yerine koşar ve söndürmek için adeta seferber olur.
Salı günü Kuş Cenneti'nde çıkan yangında ise köylü neredeyse bu alana sokulmamış bile.
Ayrıca Kızılırmak Kuş Cenneti Jandarma tarafından korunan bir bölgeydi. Oysa sadece bir ay önce jandarma buradan çekilerek, Kuş Cenneti'nin korunması özel güvenliğe devredilmiş. Ne kadar ilginç bir tesadüf değil mi?
Sonuç olarak, Kuş Cenneti'nde meydana gelen yangın 2 bin dönüm doğa harikası bölgenin yanmasına onlarca canlının da telef olmasına yol açtı.
Kızılırmak Deltası'nda çıkan yangının ardından bölgeye giderek incelemelerde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir ise yaptığı açıklamada, "Burası hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmayacak. Böyle bir şey söz konusu değil" dedi.
Sayın Demir'e ben inanıyorum inanmasına da Doğa Okulu olması için inşa edilen yerin bungalov evlere ve lokanta yapılarak özel bir kişiye devredildiğini anımsadığımda yine endişeleniyorum.
Ayrıca Kuş Cenneti ile ilgili yapılan statü değişikliğinde, buranın kontrollü kullanılabilir bölge olarak belirlenerek, tasarruf yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devredildiğini anımsadığımda da hiç de o kadar rahat olamıyorum.
Peki, yapılaşma için imar değişikliği Ankara'dan yapılırsa ne olacak?
Bu notu da şimdiden buraya düşmüş olalım…
TEKİN, İNCE İLE Mİ BİRLİKTE?
Önceki gün daha önce yazmış olduğum bir yazımla ilgili 31 Mart yerel seçimlerinde Millet İttifakı'nın Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterilen Hayati Tekin aradı. Tekin'i hazır yakalamışken, peş peşe sorularımı yöneltmeye başladım.
İlk sorum da 31 Mart'ta Millet İttifakı'nın teklifini reddederek, bağımsız Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak seçime giren Erhan Usta'nın, İYİ Parti'ye geçişini nasıl değerlendirdiğiydi.
Hayati Tekin, 'Aylar önce geçmesi lazımdı' dedi ve ekledi, "31 Mart'ta o teklifi kabul etseydi, Samsun Büyükşehir'i AK Parti'ye kaptırmazdık. O zaman kendi siyasi geleceği için doğru bir strateji izledi ve şimdiki transferinin de kapısını araladı" demekle yetindi.
Hayati Tekin'e CHP'den yeniden milletvekili adayı gösterilmemesine gerekçe olarak konuşulan 'Muharrem İnce'yi hatırlatarak, "Memleket Hareketi içinde siz de var mısınız?” diye sordum.
Yanıtı netti: Kesinlikle yokum.
Hayati Tekin, Muharrem İnce'ci gibi gösterilmesine rağmen onunla hiçbir zaman hareket etmediğinin de altını çizdi. İnce'ye Cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyası sırasında Samsun'da yaptığı görkemli karşılamayı, Genel Merkez'den hiçbir yardım gelmediği için kendisinin yapmak zorunda kaldığını söyleyen Tekin, "Ben o zaman da kendisine 'seninle bu iş olmaz' diye yüzüne söylemiştim. Benim milletvekili adayı gösterilmemem, İnce ile ilgili değildi. Grup toplantılarında defalarca kez Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibini yaptıkları yanlış uygulamalardan dolayı eleştirmem yüzündendi. Muharrem İnce'nin Memleket Hareketi'nin CHP içerisinde kendilerine çeki düzen verme anlamında belki bir etkisi olur ama siyasi olarak bir karşılık bulacağını sanmıyorum" dedi.
Samsun yeni bir haftaya daha başlıyor. Kent gündemi hareketli, siyaset gündemi her geçen gün ısınıyor. İyi bir hafta diliyorum.