Konkordatoyla ilgili bir ay içinde birkaç yazı yazdım. Fakat risk her geçen gün büyüyor.
Çünkü işletme sermayesi eriyen, finansman maliyetleri nedeniyle borçlarını döndüremeyen reel sektörde, konkordatolar hız kesmeden artıyor.
Nereden mi biliyorum?
Konkordatotakip.com sitesi bu yöndeki gelişmeleri sürekli paylaşıyor da oradan.
Adli tatil dönemi olmasına rağmen, geçen ağustos ayında 194 şirket için daha konkordato geçici mühlet kararı verilmiş mesela…
Buna göre yılın 8 ayında konkordato geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı ise 982’ye yükseldi.
İş dünyasında ise "Konkordatoların önünün açıldığı ve adeta patlama yaşandığı 2018 ve 2019 yıllarında sırasıyla 1384 ve 1387 konkordato kararı alındığı dikkate alınırsa, 2024’ün sonuna gelindiğinde ‘istenmeyen bir rekora’ imza atılabilir" yorumları yapılıyor.
Sektörler açısından bakıldığında ise kırılganlığı en yüksek olan sektör, inşaat olarak görülüyor. Çünkü en fazla konkordato geçici mühlet kararı 64 ile inşaat sektöründe yaşandı. Bu sektörü 58 dosya ile tekstil izledi.
Mobilya ile tıbbi ekipman ve medikal ürünler sektörü de 25’er geçici mühlet kararı ile riski artan sektörler arasında.
Öte yandan otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren firmaların da aralarında bulunduğu metal ürün imalatı sektöründe de sayılar artıyor.
Konkordatoların bir kısmının gelecek aylarda iflaslara dönüşmesi ve zincirleme etkilerle ekonominin geneline yayılması ağır bedellerle sonuçlanması da olası…
Öte yandan TOBB'un verilerine göre bu yılın 7 ayında, 15 bine yakın şirket kepenk indirdi.
Konkordatolar gibi kapanan şirket sayılarında da tablo çok iç açıcı değil anlayacağınız.
Üstelik piyasada karşılıksız çek tutarı da yüzde 247 artmış durumda. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre, ocak-temmuz döneminde bankalara ibraz edilen çek tutarı yüzde 82 artarak 4 trilyon 205 milyar TL olurken, bankalara ibraz edilen çek tutarı da yüzde 2 arttı.
Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarına dikkat edin! Bu dönemde yüzde 247 artarak 90 milyar TL ‘ye ulaştı.
Yani durum bu tarafta da iyi gitmiyor. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" denildi. Her şey allak bullak oldu.
Bakın ne yapılsa, hangi adım atılsa ekonomiyi rayına oturtmak bir türlü mümkün olmuyor.
Ne diyordu bir Çin atasözü:
"Bin doğru adım, bir yanlış adımı düzeltemez."
İşte durumumuz aynen böyle!