Türk-Alman Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu, yeni araştırmasını yayınladı.
Araştırma, Türkiye’de maaşların, asgari ücrete yaklaştığını, bu durumun da gelir dağılımında ciddi sorunlara yol açarak ekonomik refahı tehdit ettiğini ortaya koyuyor.
Rakamsal olarak değerlendirildiğinde de bu tespitin doğruluğu gözler önüne seriliyor. Şöyle ki; Araştırmaya göre, 2001 yılında asgari ücretin 3,9 katı seviyesinde bulunan ortalama memur maaşı 2023’te 1,4 katına inmiş, imalat sanayiindeki ortalama ücret ise,7 katından 2022’de 1,8 kata gerilemiş durumda.
Sonuçlar, 2000’li yıllardan itibaren (özellikle 2014 yılından itibaren) maaşların genel olarak asgari ücret seviyesine gerilediğini ve bazı durumlarda bu seviyenin de altına düştüğünü gösteriyor.
Araştırma ayrıca, özellikle emeklilerin aylıklarının ve imalat sanayi ile kamu çalışanlarının maaşlarının, asgari ücretin yanı sıra kişi başına düşen milli gelirin de altında kaldığını ortaya koyuyor.
Ücretlilerde ve çalışanlarda maaşların durumu her geçen yıl gerilerken, işsizlik rakamlarında da önceki gün 'alarm' niteliğinde veriler geldi. Üstelik bu veriler, enflasyon rakamları sürekli eleştirilen TÜİK'e ait.
Buna göre TÜİK, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranının, haziranda bir önceki aya göre 0,7 puan artışla 9,2’ye yükseldiğini açıkladı.
Genç nüfusta işsizlik ise patlamış durumda. Genç işsiz sayısı 1,7 puan artarak yüzde 17,6’ya çıkarken, geniş tanımlı işsizlik oranı ise 3,8 puan artışla 29,2’ye yükseldi.
Buna göre Haziran’da işsiz sayısı önceki aya göre 234 bin kişi artarak 3 milyon 71 bin kişiden, 3 milyon 305 bine çıktı.
Ekonomi programınız üretime değil de para politikasına yani mali politikalara dayanırsa, büyüme ve istihdam açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor.
Üstelik mali politikalarınızda da istediğiniz düzenlemeleri yapamıyorsanız, örneğin yüksek gelir gruplarının vergi yükünü artıramıyorsanız çalışanların üzerine vergi yükünü bindiriyorsanız, bir tarafta 'kamuda tasarruf yapacağız' derken 'KÖİ' projeleri denilen 'kamu-özel iş birliğiyle' yapılan projelerde, verilen gelir garantilerinden bir adım bile geri atmazsanız bu sonuçlar da elbette ortaya çıkar.
Bir de tüm bunlarına ek olarak; ülkenize dış yatırım gelmesini sağlayacak yapısal reformları ısrarla hayata geçiremiyorsanız, örneğin İhale Yasası’nı düzeltmiyor, TÜİK, Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlıklarıyla ilgili ciddi şüpheleri ortadan kaldıracak adımlar atmıyorsanız, hele de adil ve hızlı çalışan bir hukuk sisteminiz yoksa, büyümeniz de yavaşlar genç işsizliği de patlar!
Bu ısrar sürerse, insanlar da "Bunlar iyi günlerimiz. Daha iyi günlerimiz geride" diyerek ironi yapmayı sürdürürler!