Samsun'un Atakum ilçesindeki Kurupelit Yat Limanı'nın doldurulması konusunda bir hazırlık içerisinde olunduğunu ilk olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir açıklamıştı.
TMMOB'a bağlı odalar başta olmak üzere Samsun'un önemli sivil toplum örgütlerinin yer aldığı Akademik Odalar Birliği toplantısında yat limanının doldurulacağını dile getirmişti.
Ardından Ulaştırma Bakanlığı'nın bu bölgede etüt ihalesi açtığı ve Kurupelit Yat Limanı'nın doldurulması konusunda düğmeye basıldığı ortaya çıkmıştı.
Yaklaşık bir aydır yat limanı ile ilgili tartışmalar devam ederken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'nin Samsun'a gelmesinin ardından yat limanında nasıl bir proje düşünüldüğüyle ilgili bunca zamandır devam eden sessizlik, nihayet sona erdi.
Başkan Mustafa Demir, Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı’nda bölgede 'gerçek anlamda bir marina' inşa edileceğini açıkladı.
Hatta dedi ki; "Marina yapıldığında en kıymetli, en yaşanabilir hale gelecek."
Tamam…
Başkan Demir’e göre burası muhteşem bir yer olacak ancak bununla birlikte gündeme ikinci bir soru da geliyor.
Burada yapılacak bir dolgunun hem bölgedeki turizm haraketliliği hem de çevredeki yapılaşmaya bağlı olarak insanları mağdur durumda bırakabilir mi?
Neticede mevcut durumdaki marinanın içine ırmak akıyor, denizden kum doluyor ve tahliye noktasında da sıkıntı var.
Bunlar doğru.
Vatandaşın ve konunun uzmanlarının endişesi daha kötü olacak bir projenin uygulamaya konulması.
Marinada yapılacak bir proje elbette ki destek görecektir, burada sıkıntı yaratan konu 'dolgu' meselesi.
Bu kentin mimarları, mühendisleri denize çıkıntı teşkil edecek bir dolgu yapılması endişesini taşıyorlar.
Çünkü derin çıkıntıların limanın doğu sahillerinde kıyı tahribatına yol açacağı iddia ediliyor.
Dereköy Balıkçı Barınağı'nı hatırlayın.
Bu barınak yapıldıktan sonra Taflan sahillerindeki tahribatın önüne bir türlü geçilemiyor.
Şimdi de Kurupelit Yat Limanı'nı doldurup kurtaracağız derken, Atakum sahilini denize kaptırırsak ne olacak?
Midyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayalım da, başka bir şey istemiyoruz.