Tüm Türkiye'nin ağladığı İzmir depremi sonrasında, evlerinin depreme dayanıklı olmadığını düşünen vatandaşlar tedirgin.
Sadece Samsun'da 3 bin 340 konut çökme riski altında.
Samsun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, bu gerçeği daha geçen yıl açıkladı.
Samsun'da şimdiye kadar riskli yapı taraması ise hiç yapılmamış durumda.
Bu nedenle ne kadar riskli yapı olduğu bilinmiyor.
Son 5 yılda, vatandaşların başvuruları üzerine riskli oldukları belirlenen konut sayısı ise 3 bin 340.
Bu binaların bir kısmı yıkılsa da çok sayıda riskli yapı hala ayakta duruyor.
Samsun'da 2017 yılında vatandaşların başvuruları üzerine 251 yapı, 516 konut, 128 işyeri ve 644 bağımsız birimin risk oluşturduğu belirlendi.
2018 ise riskli yapı başvurusunun en az olduğu yıl oldu.
Çünkü aynı yıl 'İmar Barışı düzenlemesi' başladı.
Yani İmar Barışı, riskli binalarının yıkılması için devletten yardım isteyecek vatandaşların bile geri adım atmasına neden oldu.
Şimdi İzmir depreminden sonra siyasiler 'riskli binalarda oturmayın' çağrıları yapıyorlar.
Peki ama nasıl oturmayacaklar?
Vatandaş bu ekonomik koşullarda riskli binalarını nasıl güçlendirecekler?
Çünkü bu binaların güçlendirme projesi on binlerce lira tutuyor.
Binanın özelliklerine göre değişen maliyetler olmakla beraber bu projenin ortalama bedeli 15-20 bin TL arasında değişiyor.
10 dairelik bir apartman düşünün; daire başına 1500-2000 TL arası bir bedel düşüyor.
İkinci adım ise projeyi fiyatlandırmak. Bunun bedeli de daire başına 30 bin-100 bin TL'yi buluyor.
Projeyi hayata geçirdiğimizi varsayalım; Oturulan apartmanın daire sahipleri bir araya gelecek ve daire başına 30 bin ila 100 bin TL’lik maliyetlere katlanmayı kabul edecekler.
10 dairelik bir apartmanda dairelerden biri dahi bunu kabul etmezse proje hayata geçemiyor.
Bu aşamada kamu bankalarının veya devletin herhangi bir desteği var mı?
“Hayır yok”.
Belki ihtiyaç kredisi kullanabilirsiniz. Ama ona da borçsuz olmanız, kredi puanınızın yüksek olması gibi onca şart öne sürülüyor.
Sonuç olarak vatandaşa 'riskli konutlarda oturmayın' demek kolay.
Bunun çözümünü de söyleyin de vatandaş nefes alsın.
Teşvik yok, ucuz kredi bile yok.
Vatandaşa 'deprem duası'ndan başka çare bırakmıyorsunuz.