Evet, bu da oldu. Nakit parası olmadığı için kredi kartlarından ya da maaş kartlarının ek hesaplarından işlem yaparak market, pazar ve diğer ihtiyaçlarını gideren milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren yeni bu uygulama devreye alındı.
Nakitimiz yoksa mecburen bu kartlarla yaşamımızı sürdürmeye, geçinmeye çalışıyoruz.
Ama yeri geliyor bu kartların borçlarını da tamamen ödemekte zorluk yaşadığımız için asgari miktarlarını yatırarak limitte kalan parayla yine geçim yürütmeye çalışıyoruz.
Ekonomideki kötü gidişat yüzünden bu asgari ücreti bile yatıramayanlarımız da var elbette. Kredi kartlarına borçlanan ama günün sonunda en az ödeme miktarlarını bile ödeyemedikleri için temerrütte düşen en sonunda icralık olan milyonlarca vatandaşımız var.
Tablo böyleyken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ATM'lerde ve mobil uygulamalarda önemli güncellemeler yaparak yeni bir değişikliğe gitti.
Ne mi o değişiklik?
ATM'lerde dolandırıcılık girişimlerini önlemek amacıyla 'kartları yutma' özelliği devreye alındı.
Şifrenin 3 kez yanlış girilmesi halinde bu işlem zaten devreye giriyordu ya da kartın son kullanma tarihinin geçmesi halinde.
Dolandırıcılığı önlemek için şimdi bir de kayıp veya çalıntı ihbarı yapmanız halinde şayet, kartınız dolandırıcının eline geçtiyse ve ATM'de işlem yaparsa, kartınız anında bankamatik tarafından yutulacak.
Buraya kadar her şey güzel.
Ama yeni uygulamada kredi kartı borçlularını üzen yeni bir işlem de devreye alındı. Buna göre bankanız tarafından kartınızın borç nedeniyle iptal edilmesi durumunda, ATM'de kartınız yutulabilir.
Borcunuzu zamanında ödemezseniz, banka talimat verdiği taktirde kartınızı anında yutacak. Yani ATM'ler kart borcunu uzun süre ödemeyen kişilerin kartlarını yutup geri vermeyecek.
Anlayacağınız bu ülkede bankalar kar üstüne kar yaparlarken 10 bin lira ya da asgari ücretle geçinmek zorunda kalanlara 'yaşamayın ölün' deniliyor!
***
Bilmem farkında mısınız bir iki gündür TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya'nın, gazetecilerle sohbet toplantısında söylediği sözler kıyameti kopardı.
Çetinkaya şirket kârlarının enflasyondan bağımsız arttığını belirterek, “Türkiye’deki şirket kârları enflasyonu yukarı taşıyan bir etkiye sahip. Avrupa’da da durum böyle. Türkiye’de şirket kâr artışları fahiş; yurtdışında değil.”
Söyledikleri elbette doğru olabilir ama Çetinkaya'nın bu açıklamalarına tepki gecikmedi. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, "TÜİK, bugün görev alanının dışına çıkarak enflasyon konusunda bazı kesimleri suçlamak yerine, toplumun geneli tarafından merak edilen enflasyon hesaplama yöntemiyle ilgili sorulara, daha ikna edici bir açıklama getirmeliydi." diye kestirip attı.
Kendi karlarındaki artışa yanıt vermek yerine TÜİK'in açığından yola çıkarak sözde golü atmış oldu Sayın Bahçıvan.
Evet, TÜİK'in enflasyon sepetinde baz aldığı kalemlerdeki fiyatlar hakikaten bir hayli komik.
Örneğin doktor muayenesi 34 TL gösterilmiş. Anlaşılan TÜİK Başkanı özel hastanelere pek uğramıyor. Anında randevu bulabiliyor galiba. Ya da pazara da hiç uğramıyor. Çünkü sepette soğanın kilosu 7.76 TL olarak baz alınıyor. Dönerin fiyatı ise Sayın TÜİK Başkanı TBMM lokantasından hiç çıkmıyor olacak ki porsiyonu 77 TL imiş.
Yani sepetteki fiyatlar böylesine saçma olunca, İSO Başkanı da şutunu en doğru yerden kaleye gönderiyor.
Oysaki şirketlerin bu derece nasıl kar yaptıklarını da açıklaması gerekiyor.
Durumumuz aynen atasözündeki gibi anlayacağınız:
Deveye 'boynun eğri', demişler; nerem doğru ki, demiş.