Devlet nedir?
Bir organizasyon. Toplumsal bir sözleşmeye dayanır. Onun adı da Anayasa...
Kendi haklarımızı, bizim adımıza koruması için O'na (Devlet) deriz.
Niçin?
Çünkü "insan insanın kurdudur."
Bizim malımızı, canımızı ve her türlü bireysel ve hukukî hakkımızı bizim adımıza devletimiz korur. Bunun adı "Kamu Düzeni"dir.
Devlet olmak için bir de yurt gerekir. Yurdumuz da yurttaşlar topluluğu olan milletimizin askerleri, kolluk güçleri tarafından korunur.
Biz de devlete karşı ödevlerimizi yerine getirir; meselâ vergi verir, askerlik yapar ve toplumsal/ekonomik/mesleki iş bölümüne katılırız. Bu vergilerle ordu kurulur. Hastaneler, okullar vb. kamu kuruluşları organize edilir.
Devletin görevleri, devletin gözündeki birey anlamına gelen yurttaşların ise ödevleri vardır. Devlet kutsal değildir, yurttaşları korumak için hukukun üzerine bina edilmiş bir hizmet organizasyonudur. Devlet Felsefesi'nin temeli budur.
Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın hoş deyimiyle, "Devlet garsondur. Kutsal olması gereken yurttaştır, millettir. Şu basit şemayı bilmeden, anlamadan yaşayan yurttaşlar, daha kötüsü siyasetçiler var...”
Ülkesine, devletine, milletine (yani yurttaşlarına bağlı) okumuş, eğitimli insanlar olmazsa bu şemayı kimse denetleyemez. Yozlaşır. Sonra bir gün devlet şirket, yurt toprakları ise arsa, ada/parsel olur.
Devlet yurttaşa yabancılaşırsa bunun sonu kaostur. Zaten devlet, kaosu önlemek ve insanlar arasındaki barışı tesis etmek için vücut bulmuş ve kurulmuş bir millet organizasyonudur. Anayasa Mahkemesi ise modern çağda hukuka dayalı olarak kurulan kamu düzeni olan devletin Anayasası'nı denetler.
Devlet, millet ve yurt tanımlarını sadece hamaset ile öğrenen kamu düzenindeki yurttaşın gücünü bilmeden, kavramadan yaşayan milyonlarca "yurttaş" var bu ülkede... (Genelleyerek söylüyorum) Ve onlar okumuş, aydın kesimlere değil, kendilerini sürü gibi hissettiren güçlere, değerlere, geleneklere inanıyorlar.
Cehalet budur. Bunları bilmeden sağcı, solcu veya milliyetçi olunmaz. Siyaset de yapılmaz...
***
Gazetenin sayfalarını dün karıştırırken gördüm ki, Orta Karadeniz'de işsizlik oranının en yüksek olduğu il Samsun'muş.
Verileri açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu yani TÜİK. Bu veriler 2023 yılı il düzeyinde işgücü istatistiklerine dayanıyor.
Buna göre Samsun'da işsizlik oranı yüzde 9,4.
Bu oran, Türkiye genelindeki işsizlik oranıyla aynı seviyede.
Sinop ise, Türkiye genelinde en düşük işsizlik oranına sahip il olma başarısını gösterdi. 2023 yılı verilerine göre, Sinop'ta işsizlik oranı yüzde 4,8 olarak kaydedildi. Bu oran, Sinop'u sadece Orta Karadeniz'de değil, tüm Türkiye'de işsizlik oranı en düşük il yapıyor.
Ekonomide bütün potansiyellerin fazlasıyla mevcut olduğu Samsun'un geldiği şu hale bakar mısınız. Yazık çok yazık doğrusu!
***
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) açıklandı biliyorsunuz. 1 milyonun üzerinde adayın girdiği sınavda test sorularına verilen cevapların ortalamalarını inceledim.
Örneğin 40 sorunun sorulduğu Türkçe testine verilen ortalama net doğru sayısı 21,4. Sosyal Bilimler'de ise doğru cevaplanan ortalama net sayısı 20 soruda 9.
Temel Matematik'te 40 soruda sadece 7,9.Fen Bilimleri'nde 20 soruda 3,4. AYT Matematik'te 40 soruda 5,5, Fizik'te 14 soruda 2,2, Kimya'da 13 soruda 1,4, Biyoloji'de ise 13 soruda 2,3.
Şimdi gelelim sözel sorularına verilen cevaplara: 24 sorunun sorulduğu Türk Dili ve Edebiyatı'nda doğru cevaplanan net sayısı ortalama 5,9, Tarih'te 10 soruda 2,4, Tarih-2 sorularında 11 soruda 2, Coğrafya-2 sorularında 11 soruda 2,4, Felsefe grubunda 12 soruda 1,9, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nde ise 6 soruda 1,2.
Bu arada bu yıl yapılan YKS'de tam 63 bin 800 aday, sıfır çekti. Yani tek bir doğru bile yapamamış.
Türkçe yok, Matematik yok, Fen Bilimleri yok, Felsefe zaten yıllardır yok.
'Dindar nesiller yetiştireceğiz' dediler Din Kültürü sorularına verilen yanıtlar da ortada.
Bütün bu sonuçların tek bir izahı var dostlar:
Bu ülkede eğitim sistemi ne yazık ki çökmüşşşş!!!!!