Uzmanlara göre son 30 yılın en soğuk nisan ayını yaşıyoruz.
Türkiye doğudan batıya, kuzeyden güneye 10-11 ve 12 Nisan’da yaşanan don olayıyla tarım ciddi bir don olayıyla karşı karşıya kaldı.
Yaşanan don, meyve ve sebze başta olmak üzere birçok tarım ürününe ciddi ölçülerde zarar verdi.
Durum hakikaten ciddi görünüyor.
Mesela Türkiye’nin dünya üretiminde ve ihracatında ilk sırada yer aldığı Ege’nin sultaniye kuru üzümünün yetiştiği Manisa’daki bağ alanları, dondan en çok zarar gören ürünlerin başında geliyor.
Yine Türkiye’nin dünyada söz sahibi olduğu, üretim ve ihracatta ilk sırada yer aldığı kuru kayısının üretim merkezi Malatya’da kayısı ağaçları da zirai don felaketinden en çok zarar gören ürün oldu.
Ege ve Trakya’da üzüm bağları, İç Anadolu’da elma, ceviz, erken ekilen şekerpancarı, kanola, Çukurova’da karpuz, narenciye bahçeleri daha birçok ilde tarla bitkileri, meyveler kısacası ekili ve dikili hemen hemen tüm tarım ürünleri zarar gördü.
Karadeniz olarak bizi en çok ilgilendiren ve ihracatımızı etkileyen ürün elbette fındık. Zirai don felaketinden fındık da çok büyük zarar gördü. Yani bu sene dallarda fındık bulursanız çok şanslısınız.
Ordu Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın sosyal medyada yaptığı açıklamaya yanıt verirken fındıktaki zararın yüzde 50 seviyesinde olduğunu belirtiyor.
Yaşanan ürün kayıpları sadece üreticiyi mi vurdu?
Tabii ki hayır.
En çok da bizler yani tüketiciler etkileneceğiz bu felaketten…
Birçok üründe fiyatların artması ve buna bağlı olarak gıda enflasyonunun daha da yükselmesi bekleniyor. Bu nedenle sadece çiftçi, üretici değil tüketici de zirai don felaketinin zararlarından etkilenecek.
Bu ürünleri hammadde olarak kullanan sanayici, ticaretini yapan tüccar, esnaf ve ürünle ilgili herkesim zarar görecek. Tüketici yüksek fiyat nedeniyle zaten sebze ve meyve almakta zorlanırken bu felaketin yaratacağı fiyat artışı tüketimde de düşüşe neden olacak.
Zaten enflasyon nedeniyle çarşı pazarın yanına yaklaşılmıyordu ya şimdi gram gram, tane tane alışveriş yapacak hale gelirseniz hiç şaşırmayın!
Yaşanan bu felaket karşısında üretici ise hükümetten bölgesel veya ülke bazında “doğal afet” ilan edilmesini, yaşanan zararların devlet tarafından karşılanmasını bekliyor.
En önemlisi ise Ziraat Bankası ve Tarım Kredi'ye olan borçlar. Tarlasından ürün alamayan çiftçi, borçlarını nasıl ödeyecek?
Devlet bu borçlara erteleme ya da destek vermezse, adliyelerde İş Mahkemeleri icra davaları nedeniyle fazla mesai yapacak gibi görünüyor.
Deprem, sel, yangınlar derken şimdi de don felaketi!
Üzerimizde dolanan kara bulutlar ne zaman dağılacak!
Bu arada yeri gelmişken şu İklim Yasası denilen düzenlemeyle ilgili ne düşündüğümü de söylemek isterim.
Bu yasa kesinlikle TBMM'den geçmemelidir. Çünkü İklim Yasası, kapitalist kölelik yasasıdır. Bu yasa geçerse, bireysel üretim ve tüketime kapitalistler sınır koyacak.
İklim Yasası insanlık suçudur. Kendi bahçenizi ekmenize, dikmenize onlar karar verecekler. Tavuk, inek, koyun kuzu besletmeyecekler size.
Emperyalizm gıdayı insanlığa karşı soykırım ve artı değer yaratma aracına dönüştürdü. Bu hormonlu insansıların, insanlığa karşı iklim silahını ülkeme de kullanması kesinlikle engellenmelidir.
NOT ETTİKLERİM!
*Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu verilerine göre 2021’den bu yana kurulan esnaf işyeri sayısı 1 milyon 302 bin oldu. Kapanan esnaf işyeri sayısı ise 2021’den bu yana 516 bin 976’ya ulaştı. Açılan her 100 şirkete karşı 40 şirket kapanmış oldu.
Aydınlatıcı bilgilerinize müteşekkiriz. Çok teşekkürler.