Bu ülkede uygulamalarıyla son yıllarda en fazla tartışılır hale gelen kurumların başında ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı geliyor.
Yıllardır zaten çözümlemeyen bir atan(a)mayan öğretmenler sorunumuz vardı. Üç harfli marketlerde kasiyer olmak zorunda kalan öğretmen adaylarının yanında, atanamayınca Emniyet ya da askeriyeye yönelmek zorunda kalanları zaten biliyorsunuz.
Bu öğretmen adayları yine de şanslı. Bir işe girebildiler. Bir de atanamadıkları yıllarca evlerinde oturan, psikolojileri bozulan hatta canına kıyan onlarca öğretmenimiz var.
Bu sorun olduğu yerde otururken, bir de 'mülakat' meselesi ortaya çıktı. Bu ülkede zaten mülakat deyince herkesin aklına torpil, adam kayırma gelir.
Milli Eğitim'in mülakat sınavlarında aynı tartışmalar defalarca kez gündeme geldi. Hele de yazılı sınavlarda yüksek puan almalarına rağmen, mülakatta takır takır elenen adayları görünce, insanlar da isyan bayrağını açtılar elbette. Hatırlarsanız son 20 bin öğretmen atamaları da mülakat sınavına yapılan itirazlar ve açılan davalar nedeniyle aylarca yapılamamıştı.
Şimdi de bütün bunlar yetmiyormuş gibi sürgün edilen öğretmenler krizi ortaya çıktı.
Meselenin aslı şu; Milli Eğitim Bakanlığı bazı okulları puanla öğrenci alınan başarılı okulları ‘proje okulu' olarak tanımlamıştı.
İşte bu proje okullarındaki öğretmenlere 4 yıl aynı okulda görev yapma şartı getirmişler. Atama usullerini de değiştirmişler. Miş'li muş'lu konuşuyorum çünkü sadece benim değil ne kamuoyunun ne de eğitimcilerin yeni atama kılavuzu ile ilgili bilgisi var.
Ve şu anda Samsun'un da aralarında bulunduğu Türkiye'nin her ilinde 20 binin üzerinde öğretmenin yerleri değişti ya da norm fazlası durumuna düştüler.
Asıl kızılca kıyamet ise 2025 yılı Proje Okulları Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçları kamuoyuna açıklanınca koptu.
Çünkü sonuçların ne şeffaf ne adil ne de ölçülebilir kriterlere dayanmadığı anlaşıldı.
Çünkü hangi öğretmenin hangi gerekçeyle atandığı ya da okuldaki öğretmenin neden dışarıda bırakıldığını kimse bilmiyor.
Yani Milli Eğitim'de liyakat bir kez daha ayaklar altına alınmış halde.
Üstelik mesele sadece öğretmenleri ilgilendirmiyor. Bu tablo yalnızca öğretmenleri değil, doğrudan öğrencileri, velileri ve ülkenin eğitim geleceğini tehdit eder bir boyuta ulaştı.
Peki neden?
Yani 20 bin öğretmen neden darmadağın edilir?
Bu uygulamanın, ciddi bir tasfiye ve kadrolaşma hareketi olduğunu sadece ben mi düşünüyorum!
***
NOT ETTİKLERİM:
*CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından, "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerini dün Samsun'dan başlattı. Mitingin, CHP'nin Samsun'da şimdiye kadar düzenlediği mitingler arasında katılımın en yüksek olduğu miting olduğu değerlendiriliyor. Özel, "Atatürk nerede yürüdüyse, biz oradan yürürüz! Samsun’dan başlıyoruz. Millet devletin gerçek sahibidir. Millet kazanacak, tüm renkleriyle Türkiye kazanacak!" dedi.
*TCMB, bu hafta faiz kararını açıklayacak. Beklenti anketlerine katılan ekonomistler, nisan ayında TCMB'nin politika faizini değiştirmeyerek yüzde 42,5 seviyesinde sabit tutmasını bekliyor.