Ekonomiye güven, nisanda azaldı.
TÜİK'in verilerine göre, ekonomik güven endeksindeki azalma, nisanda yüzde 1,1.
'Ekonomik güven endeksi' de nereden çıktı derseniz; bu kavram, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen ve her ay Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan bir değer.
Şimdi bu endeks, mart ayında 95,7'ydi, nisan ayında ise yüzde 1,1’lik düşüşle 94,7 oldu.
Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.
Yani şu anda ekonomik duruma ilişkin Türk halkı hiç de 'iyimser' değilmiş. Diğer bir deyişle 'kötümser'iz.
Öyle yüzde 1,1 düşmüş çok da önemli değil' diye de sakın düşünmeyin. Çünkü bir ekonomide en önemli faktör 'güven' ve 'moral'dir.
Ekonomik gidişata güven yani hane halkı ve yatırımcı güveni ise, huzurlu bir ortamda yükselir.
Bireyler, kurumlar; geleceğe daha güvenle baktıkları bir ortamda harcamalarını artırırlar, geleceğe dönük planlamalar yaparlar.
Kendinizden örnek alın; şu anki koşullarda ev ya da otomobil almak mı istersiniz, yoksa mevcut birikiminizi elinizde tutmayı mı? Tabi o da varsa…
Ya da sanayici açısından düşünün, yeni bir yatırım yapmak için böyle bir dönemi tercih eder misiniz?
Ekonomik güven hangi durumlarda azalır derseniz; Kavganın, kutuplaşmaların, kamplaşmaların, yıpratıcı polemiklerin olduğu siyasal bir ortamda istikrar azalır. Böyle bir durumda da ekonomik birimlerin güveni azalır.
Demokrasinin sıkıntıya girdiği ya da adaletle ilgili ciddi endişelerin olduğu durumlarda da yatırımcılar yatırım yapmak için bir değil bin kez düşünür, üretim düşer, ekonomiye güven zedelenir.
Ya da şu anda fiyatlar dengesindeki bozulma yani (hiper enflasyon) durumunda karşısında, bütün iktisat kurallarını elinizin tersiyle itip, faizi düşürüp enflasyonu zıplattığınız halde, herkesi tatmin edecek bir ekonomik program ve reform takviminiz de yoksa ‘aslanız, kaplanız’ konuşmalarıyla o güveni ne yazık ki sağlayamazsınız.
Sonuç olarak, ekonomik güven azalıyor, refah azalıyor, maaşlar, ücretler gün be gün eriyor ama enflasyon sürekli artıyor, bir de aman yeniden atağa geçmesin diye gözünün içine baktığımız, elinizde sıkı sıkıya tutmaya çalıştığınız hiperaktif bir döviz kurunuz var.
Fazla söze ne hacet?
Hatırlatalım; Türk halkı hiçbir zaman için bu derece hızlı refah kaybına razı olmadı. Sırf bu yüzden 1994’te, 2001’de iktidarları değiştirdiler.
Ekonomide bu güven bunalımı daha da artar ve enflasyondaki bu ateş söndürelemezse, tarih tekerrür eder, 2019’dan beri başlayan 'değişim' talebi siyasete de yansır.
Demedi, demeyin!