Kaz Dağları'nın 5 katı,
Fatsa'dakinin ise tam 20 katı büyüklüğünde bir alan;
13 bin hektar, yaklaşık 130 bin dönüm.
Gözünüzün görebildiği her yer kayın ormanı.
Baharda cıvıl cıvıl kuşlar, yemyeşil ormanlar, yazın serin gölgelikler, kışın bembeyaz kar örtüsü ile muhteşem bir doğa.
Neresi buralar?
Bize uzak değil; Samsun'un Havza, Kavak, Ladik üçgenindeki Şahin Dağları ve her biri dağ yüksekliğindeki tepeler.
Elin Kanadalı El Dorado Gold Corporation’ın Türkiye uzantısı TÜPRAG Metal Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. gelmiş, kimsenin haberi olmadan 5 yıllığına ruhsatını almış; Altın arıyorlar.
Geçen yaz ağustos ayına kadar Kavak tarafında sondajları vurdular, dağları delik deşik ettiler. Ödenekleri bitince Tokat Erbaa tarafına gittiler.
Ama geri döndüler.
Aralık ayından bu yana, Kavak tarafındaki sondajlardan sonra şimdi de Havza ve Ladik'te sondaj vurmaya başladılar.
Kim bilir kaç noktada ağaçları katledip, kelleştiredikleri yerlerde sondaj vuracaklar.
Kavak tarafında altın bulduklarını biliyoruz, şimdi sahayı daha da genişletiyorlar.
Havza'nın Çamyatağı ve Sofular bölgeleri şu anda delik deşik ediliyor.
Belediyeler de yardım ediyor, bu kıyıma. Kolaylıkla sondaj vurabilsinler diye, bağlantı yolları açıyorlar.
Doğa yerine altını tercih edenler, geleceğimizi dünyamızı yok ediyor.
Samsun’un ciğerlerini yerinden söküyorlar!
Her biri 450 metre derinliğinde toplam 462 sondaj noktası.
Belli aralıklarda toprak numunesi alacaklar, laboratuvarlara gönderip altın var mı diye bakacaklar.
Bulurlarsa yandık, bu kez ocağı açıp, siyanür denilen illet var ya onunla altın çıkaracaklar.
Hava, su, toprak…
Ne varsa zehirlenecek.
Buralarda yaşayanlar, o güzelim köyleri, tamamen terk edecekler.
Bir karabasan çökmüş sanki üzerimize.
Bir türlü kalkmıyor.
Fatsa, Malatya, Kaz dağları, Samsun…
Nefes alamıyorum.
Yok mu uyandıracak?