Türkiye'nin en kara yılı olarak nitelendirilen 1993 yılı gibi 2015 yılı da 'kara bir yıl' olarak geçti, Türkiye'nin yakın tarihine.
Sivil, asker, polis, yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan PKK, DHKP/C, IŞİD terörü, saldırıya uğrayan, tutuklanan gazeteciler, Rusya krizi, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar 2015 Türkiye'sine damga vuran konuların başında yer aldı. Tansiyonun hiç düşmediği siyaset cephesinin gündeminde ise 5 ay arayla yapılan iki seçim ve koalisyon tartışmaları vardı.
2016 yılı 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar varan olaylar, aslında işaretlerini 2014 yılında vermeye başlamıştı. Önce FETÖ'nün 17 Aralık operasyonu ardından MİT TIR'larının durdurulması, telefon tapeleri, 301 madencimizin hayatını kaybettiği Soma faciası, IŞİD'in Musul Başkonsolosuğu baskını ile her geçen gün tırmandırılan siyasi gerilim atmosferinde 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidildi. Kazanan yüzde 51.69 oyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.
2015 yılının kanlı bir yıl olarak tarihe geçeceği ise, 6 Ocak'ta Sultanahmet'teki Emniyet Turizm Şube Müdürlüğü'ne düzenlenen bombalı intihar saldırısıyla ilk sinyalini verdi.
*Saldırı sonrası istihbarat ve güvenlik birimlerinin olayın nedenine ilişkin hazırladığı raporlarda bu saldırının bir dizi terör eyleminin başlangıcı olabileceği ve benzer eylemlerin yaşanmasının muhtemel olduğu tespitlerine de yer verilmişti.
Gerçekten de öyle oldu.
Ama önce toplumun fay hatları bir dizi provakatif olaylarla kırılmak istendi. 20 Şubat'ta Ege Üniversitesi'nde iki grup arasında çıkan kavgada bıçakla yaralanan Ülkü Ocakları sorumlusu Fırat Çakıroğlu adlı bir öğrenci hayatını kaybetti.
Başta MHP'liler olmak üzere birçok siyasetçi Çakıroğlu'nun öldürülmesine tepki gösterdi.
31 Mart'ta ise ülke genelinde yaşanan uzun süreli elektrik kesintisi Türkiye'de ulaşımı durdurdu. 31 Mart sabahı iletim sistemindeki arıza nedeniyle Türkiye'nin birçok noktası elektriksiz kaldı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerle birlikte Edirne'den Kars'a neredeyse tüm illerde elektrikler kesildi. Saatlerce süren kesinti nedeniyle metro, tramvay seferleri durdu.
Aynı gün Berkin Elvan Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne avukat kimliği ile aranmadan giren iki DHKP-C militanı tarafından odasında rehin alınması ardından öldürülmesi, toplumun her kesiminde büyük bir infial yarattı.
Ardından aynı terör örgütü, 1 Nisan'da Vatan Caddesi üzerindeki Emniyet Müdürlüğü binasına el bombası ve uzun namlulu silahla saldırıda bulundu. 2 polis yaralandı, kadın saldırgan ise öldürüldü.
Bütün bunlar yaşanırken sosyal ağlarda ise yaşanan olaylardan devleti sorumlu tutan binlerce içerik paylaşılmaya başlandı. Bunun üzerine sosyal ağlar Facebook, Twitter ve YouTube gibi sitelere erişim engellendi. Yasaklanan içeriklerin kaldırılmasıyla sosyal ağlar yeniden erişime açılabildi.
11 Nisan 2015 ise PKK ile uzun zamandır devam eden çatışmasızlık dönemini sona erdiren gün oldu. Sahneye artık PKK da girmişti. 11 Nisan'da Ağrı Diyadin'de fidan dikim etkinliği öncesinde asker ve PKK arasında çıkan çatışma, çözüm süreci boyunca devam eden çatışmasızlık ve diyalog ortamının sonu oldu. Bu olayın ardından ülkede gerilim yeniden tırmandı.
5 Haziran ise, Türkiye'yi kan deryasına sürüklemek isteyen CİA güdümlü FETÖ, PKK, DHKP-C, IŞİD bombalı eylemlerini başlattığı tarih oldu. 5 Haziran'da HDP'nin Diyarbakın mitinginde art arda iki patlama meydana geldi. Patlamalarda resmi açıklamaya göre 2 kişi öldü, 100'den fazla kişi de yaralandı.
7 Haziran 2015 genel seçimlerine işte böyle bir ortamda gidildi. 13 yıldır iktidarda bulunan AK Parti 7 Haziran seçimiyle birlikte ilk kez tek başına iktidar için gerekli çoğunluğu yakalayamadı. Bu sonuçların ardından siyasetin gündemi partiler arasındaki koalisyon ihtimallerine çevrildi.
14 Haziran 2015'te, Suriye’nin Tel Abyad kentinden kaçan binlerce Suriyelinin sınırdan geçişlerine izin verildiği gün oldu. İki haftada bu noktadan Türkiye'ye sığınanların sayısının 18 bini buldu. Aralık ayına kadar ise mülteci sayısı 2 milyonu geçti.
Ve 20 Temmuz; Suruç'taki bombalı saldırı olayı. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki bir kültür merkezinde çeşitli illerden 'Kobani'ye destek için giden Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi gençlerin basın açıklaması yaptığı sırada intihar saldırısı düzenlendi.
Saldırıda 32 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Bu kez sahnede IŞİD vardı.
Bütün bu olaylar yaşanırken 17 Aralık 2014'teki soruşturmaların savcıları Zekeriya Öz ve Celal Kara’nın haklarında çıkarılan yakalama kararı öncesi yurt dışına kaçtıkları belirlendi.
19 Ağustos'ta ise Siirt'in Şirvan ile Pervari ilçeleri arasındaki karayolunda devriye görevini yürüten askeri aracın geçişi esnasında, PKK'lı teröristlerin yola döşediği uzaktan kumandalı bomba patlatıldı.
Saldırıda zırhlı araçta bulunan sekiz asker şehit oldu. Şehit cenazelerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve başkanlık sistemindeki ısrarına yönelik tepkiler yaşandı.
Bu arada 7 Haziran sonrasında 45 günlük süre zarfında koalisyon turlarından bir sonuç çıkmaması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa'nın 104'üncü ve 116'ıncı maddeleri uyarınca seçimlerin yenilenmesine karar verdi, ardından da seçim hükümeti kuruldu.
4 Eylül 2015; Bu kez PKK, Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde ortaya çıktı. Ağır silahlar ve mayınlarla hazırlandığı bir saldırı gerçekleştirdi. Şehit sayısı 3 gün sonra açıklandı. 7 Eylül'de Genelkurmay'dan yapılan ikinci açıklamada 16 askerin şehit olduğu, 6 askerin de yaralandığı bildirildi.
7 Eylül'de ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dağlıca saldırısı ile ilgili bazı sözlerinin Hürriyet'in internet sitesinde veriliş şekline tepki gösteren bir grup gazetenin Bağcılar’daki merkez binasına taşlı sopalı saldırı düzenledi. Gece geç saatlerde toplanan göstericiler, önce girişteki bariyeri kırıp güvenliği aşarak binaya girmeye çalıştı. Bina girişindeki camlar ve kapı kırılırken, saldırganların içeri girmeleri güçlükle önlendi. İlk saldırıdan bir gün sonra Hürriyet'e bir saldırı daha düzenlendi.
8 Eylül'de ise Iğdır’dan Dilucu Sınır Kapısı’na, görevli polis memurlarını götüren servis minibüsü ile koruma görevi yapan otomobilin geçişi sırasında, PKK’lıların yola döşediği yaklaşık bir tonluk bomba uzaktan kumanda ile patlatıldı. Saldırıda 13 polis şehit oldu.
Dağlıca ve Siirt'ten art arda gelen acı haberlerin ardından yurdun birçok noktasında HDP binaları ateşe verildi, binalardaki tabelalar indirilerek yerlerine Türk bayrakları asıldı. 2 gün boyunca Doğu ve Güneydoğu kökenli vatandaşların iş yerleri yakıldı, yağmalandı, tahrip edildi.
10 Ekim'de ise Başkent Ankara'da ülke tarihinin en kanlı terör saldırısı yaşandı. 'Emek, Barış, Demokrasi' mitingine katılmak üzere Tren Garı önünde toplanan göstericilerin arasında patlayan iki bomba 103 kişinin hayatını kaybetmesine yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden oldu. Başbakanlık saldırıya ilişkin yayın yasağı getirirken, 3 günlük ulusal yas ilan edildi.
Bütün bu terör olaylarının yaşandığı bir ortamda Türkiye 1 Kasım'da ikinci kez genel seçimlere gitti. AK Parti oyların neredeyse yarısını alarak, 7 Haziran'daki durumu tersine çevirdi ve tek başına iktidar olmayı garantiledi.
Türkiye 7 Haziran seçimi ile 1 Kasım seçimleri arasında artan terör olaylarında 167 şehit vermişti.
Ve 24 Kasım 2015: Suriye'nin Bayırbucak bölgesinde, Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle angajman kuralları çerçevesinde bir Rus jeti vurularak düşürüldü. Askeri yetkililer uçağın milliyetinin bilinmediğini ve 5 dakika içerisinde 10 kez ikaz edildiğini, ardından müdahalede bulunulduğunu açıkladı. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler bir anda allak bullak edildi.
28 Kasım'da ise Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ve Diyarbakır Barosu üyeleri Sur ilçesinde basın açıklaması yaptıkları sırada çıkan çatışmanın ortasında kaldı. Çatışmada Baro Başkanı Tahir Elçi ve 2 polis hayatını kaybetti.
2015 yılı Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerinin ihmaline ilişkin iddianamenin kabul edildiği yıl da oldu. Hazırlanan iddianamede Gülen Cemaati yapılanmasının, emniyet içindeki oluşumunu tamamlamak için cinayeti önlemediği belirtildi. Savcının 'yol verilen cinayet' diye tanımladığı suikast ile Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının önünün açıldığı ifade edildi. FETÖ yapılanmasının ilk kez bu davada deşifre edildi.
YARIN: BU ACILARI NEDEN YAŞADIK?