Merkez Bankası Başkanı daha iki ay önce, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 9,4'ten yüzde 12,2'ye çıkardıklarını, nisan ayından sonra enflasyonun aşağı doğru gerileyeceği beklentisinde olduklarını açıklamıştı.
Ama öyle olmadı.
Dün açıklanan enflasyon rakamlarına baktığımızda tüketici fiyatları haziranda aylık yüzde 1,94, yıllık yüzde 17,53 oldu.
Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana grupların başında, yüzde 26,29 ile ulaştırma, yüzde 25,69 ile ev eşyası ve 19,99 ile gıda ürünleri yer alıyor.
Yani mutfakta adeta yangın var.
Bir de düğün sezonu olduğunu göz önüne alırsak ev eşyası alımlarında yüksek enflasyon nedeniyle vatandaşın beli iyice bükülmüş durumda.
Enflasyon alıp başını gidince, emekliler başta olmak toplumun dar gelirli kesimleri ve memurlar zam beklentisi içine girdiler doğal olarak.
Yaklaşık 7 milyonu bulan emeklilerle birlikte mevcut çalışanları da kapsayan bölümün toplu sözleşmeden olan yüzde 3'lük hakları var. Daha sonra da 6 aylık enflasyon farkının üzerine koyacağız ki bu da 7.67'lerin üzerinde bir rakamı gösteriyor.
Yani haziran ayı enflasyon rakamının beklentinin de üzerinde gelmesi açıkçası maaş-zam beklentisi olan kesimin alacağı zammın daha yüksek değerlendirilmesini de beraberinde getirecek.
Enflasyon yaz aylarına rağmen özellikle de gıdada bu şekilde artmaya devam ederse, yapılacak ücret artışları emekliyi, memuru kurtaracak mı dersiniz?
Böyle giderse iki ay içerisinde bu zamlar da eriyecek.
Üstelik temmuz ayıyla birlikte elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 15'lik zamlar daha enflasyon sepetine girmedi bile.
Peki çare ne?
Bu yangın nasıl sönecek?
Birincisi adalet ikincisi üretimle.
Adaletin olmadığı, adalete olan güvenin azaldığı ülkelerde ekonomide tren raydan çıkar, güven ortamı bozulur.
Üretim ise olmazsa olmazımız.
Tarım alanında gecikmeden bir reform yapılmalı ve eskiden olduğu gibi üretim yapan bir ülke haline gelmemiz şart.
Bu arada ihracat rakamları uçtu gidiyor diye kendimizi kandırmayalım. İthalata dayalı bir ihracat bizim derdimize çare olmaz.
Yılın ilk yarısını geride bıraktığımız bugünlerde Türkiye'nin ekonomik durumunu düşünürken, rahmetli Süleyman Demirel'in şu sözleri geliyor aklıma;
Demirel'e sormuşlar; "Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?"
Demirel: İyi.
Herkes şaşırmış, Demirel mevcut duruma 'iyi' demiştir sonuçta. Devam eder.
"Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz; "iyi değil".