İşsizliğin ne demek olduğunu ancak işsizliği yaşayanlar bilirler.
Mesela benim gibi…
Siz bilmezsiniz bizim meslek bir hayli nankördür. Türkiye’nin en iyi gazetecisi de olsanız, bir gün işsiz kalma ihtimaliniz yüzde 100'e yakındır.
Bunun 1980'den sonra basın sektöründe yaşanan sendikasızlaştırma, tekelleşme, gazeteci olmayan kişilerin medya patronu olması, patronunun iş takipçiliğini yapanların basında çoğalması, siyasetin oyuncağı olmuş gazetecilik, 'yandaş' ve 'candaş' kavramlarına uygun taraflı gazetecilik, kadrolaşmada liyakatin değil de ekipçilik anlayışının egemen olması gibi çok çeşitli nedenleri vardır.
Basın ve ifade özgürlüğünün yaşadığı özellikle de son 30 yıl içindeki büyük krizin bir nedeni de aslında, sektörde iş güvencesinin olmamasıyla büyük ilgisi vardır.
Bunlar elbette bizim kendi iç meselelerimiz ama özgür basına hasret kalmamızda, kendi içindeki bu sorunların çok büyük bir payı olduğunu söyleyebilirim.
Neyse...
Sözün özü biz gazeteciler de sık sık işsiz kalırız yani. Gazetemiz kapanır ya da her yönetim değişikliğinde veya ekonomik gerekçeler de bahane edilerek 'tenkisat'lar yapılır. Hoop kendinizi bir anda kapının önünde bulursunuz.
Ev kirasını ödeyememek, kredi kartlarından takibe girmek, geçim sıkıntısı çekmek nedir, o yüzden en iyi gazeteciler bilirler. Çünkü birebir yaşarlar.
TÜİK'in son 'işsizlik' verilerini görünce 'tamam işte' dedim, yeni bir sorumuz daha oldu.
Enflasyondan sonra şimdi de 'işsizlik' belası bizi geldi buldu. Bakın rakamlara, Türkiye'de işsizlik tırmandığını görürsünüz.
TÜİK’in resmi rakamı; haziran itibarıyla yüzde 9,2. Genç nüfus işsizliği yüzde 17,6 ve atıl işgücü yüzde 29,2 düzeyinde…
TÜİK için anlaşılan tıpkı enflasyon gibi işsizlik de pek dert değil. Çünkü enflasyon sepetinde neler olduğunu bir tür açıklamaya yanaşmayan TÜİK, işsizlik rakamları yumuşatmak için de çözümü bulmuş.
Nasıl mı?
Anketlerinde son 4 haftadır iş aramayanı, “işi var” sayıyor ve işsizlik oranına dahil etmiyor çünkü.
Hani zaman zaman iktidara yakın televizyon ve gazetelerde “iş çok ama beğenmiyorlar” söylemine hizmet eden haberler sık sık yapılır ya, işte TÜİK'in bu algısını desteklemek içindir hepsi.
Oysa ki gerçek ne!
Türkiye'de şu anda her 3 kişiden birinin işi yok.
Dünkü yazımın başlığını 'Bunlar daha, iyi günlerimiz' diye atmıştım.
Şu gaz etkisi, baz etkisi, yaz etkisi bir geçsin HELE, asıl siz o zaman görün işsizlik belasını…