Tam 5 yıl oldu.
CIA-FETÖ, 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla; devleti ele geçirmek, ülkeyi işgal edip BOP planlarını gerçekleştirmek, anayasayı askıya alıp, meclisi kapatıp, tek kişi diktatörlüğünde şeriat ve hilafet devleti kurmak istemişti.
Milletin direnişi sayesinde başaramadılar.
15 Temmuz'a gelinceye değin, FETÖ’nün Türkiye'yi ele geçirme rüyasının temel argümanı neydi, hatırlatalım;
Korku imparatorluğu.
Bu korku imparatorluğunun altını ise 'para, kadın ve şantaj' başlıklarıyla doldurmuşlardı. FETÖ, aslında bir kadın hareketiydi. Her ne kadar bu örgütte kadınlar, vitrinde görünmeseler de cemaatin en önemli ayağını oluşturdular.
Anadolu'da yoksul ve orta sınıf ailelere, kadınlarla ulaştılar. Evinde eşi tarafından horlanan, aşağılanan kadınlara bir misyon yüklediler. Bu kadınların eşleriyle aralarında oluşabilecek sorunları aşmak için de bir koruma kalkanı kurdular.
Bu yapıya direnen evin reisi erkek ya yuvasını dağıttı ya da önce eşine sonra da FETÖ'ye biat etmek zorunda kaldı.
Örgüt için bir kız öğrenci, üç erkek öğrenciden her zaman daha değerli oldu. Evlere böyle girdikten sonra, üst sınıflara çengel attılar.
İslamiyet'i tam olarak içselleştirmemiş, gel-gitleri yaşayanlara, İslamiyeti kendilerine göre yorumlayarak, sözde yeni özgürlük alanları açtılar.
"Başarıya giden her yol mubahtır" doktirinini kafalara kazıdılar. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. MUTA nikahları yoğunlaştı. Herkes mutluydu.
Bu yapıdan ayrılma gibi yaklaşım gösterenlere yönelik ise şantaj silahını çektiler. Görüntü ve ses kayıtlarını önlerine koydular.
Tabii bu süreçten, siyasetçiler de nasibini aldı. İş dünyasına ihale, medya dünyasına ise makam mevki dağıttılar. Yaşam kalitelerini yükselttiler.
Yaşam kaliteleri yükselenler, geçmişteki yaşam standartlarına dönmeyi göze alamadıkları için 'biat' etmeyi sürdürdüler.
Türkiye'yi ele geçirmek için önlerinde çok büyük bir engel vardı. Atatürkçüler ve demokrat yurtseverler.
Devlette iyice güçlenince sıra onlara geldi. Bu kesimlere 'terörist' deyip kumpas kurmak FETÖ'nün klasik taktiğiydi. FETÖ, '90 yıllık T.C.'nin defterini dürme' stratejisini kendi niteliğini karşıtına yansıtma taktiği ile yürüttü.
15 Temmuz darbe kalkışması işte tüm bu hazırlıkların final gecesi oldu. Tüm yurttaşların direnişiyle bu hain emperyalist darbe kalkışması yenilgiye uğratıldı.
Sonrasında bu örgütle bağı olanların devletten temizlenmesine başlandı. Bu temizlik hala da sürüyor.
FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmaları ise sürekli gündemde.
Siyasi partiler, birbirlerini 'biz de az, siz de çok var' diyerek sorunu kayıkçı kavgasına dönüştürüyorlar.
Görünen o ki yüzyıl sonra da bu mesele tartışılacak, tartışılmalı da.
Herkes eteğindeki taşları döksün ki tartışma doğru zemine otursun. Bu konu, günlük ve siyasi polemiklere kurban edilmemeli.
Aslında filmi başa sarıp, FETÖ'nün çıkış noktasına dönülmeli. Komünizmle mücadele derneklerindeki görevinden başlanıp, bugünlere kadar gelinmeli.
İlk örgütlendiği İzmir'de önünü kimler açtıdan başlanması mesela.
FETÖ, 1970 yılında başladığı bu yapılanmada TSK, emniyet, yargı, siyasi partiler, medya ve bürokraside ciddi mevziler elde etti.
Peki ya diğer cemaatler? Geçen 5 yılda ne yaptılar?
Bu cemaatler, kendi içlerinde ne kadar temizlik yapabildi?
15 Temmuz 2016'dan 5 yıl sonra benim asıl merak ettiğim ne biliyor musunuz?
Bu oluşumu kuran ve büyüten, uluslararası bir istihbarat örgütüne dönüştürenler, FETÖ sonrası yerine kimi koydular?