Ahmet Hakan, Yavuz Selim Demirağ, Sabahattin Önkibar, Murat İde, Iğdır'da yerel gazete sahibi Metin Işık, Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu, KRT TV programcısı avukat Afşin Hatipoğlu ve Levent Gültekin.
Saydığım bu isimlerin hepsi gazeteci. Ve bu gazetecilerin tamamı, eleştirel yazıları nedeniyle son yıllarda çeşitli siyasi ya da sokaktaki grupların hedefi oldular, saldırıya uğradılar, fiziki şiddet gördüler.
Gazetecilere yönelik saldırıların hedefindeki son isim ise Yeniçağ Gazetesi Samsun muhabiri İbrahim Akkuş oldu.
Kendisini iyi tanırım. Mesleğini en iyi şekilde yapan, çıkar gruplarına ve menfaat ilişkilerine pabuç bırakmadan takip ettiği bütün olayların üzerine cesurca ve samimiyetle giden, tertemiz yürekli bir gazetecidir.
En son haberinde, pazartesi günü hizmete açılan 19 Mayıs Devlet Hastanesi'nde müteahhit firma tarafından eksik bırakılan ve her kuruşu milletin paralarıyla ödenen bu hastanedeki imalat hatalarını su yüzüne çıkardı.
Haberi yayınlanır yayınlanmaz da müteahhit firmanın yanında çalışan 3 kişi tarafından 'doğal gaz borusuyla' adeta linç edilircesine dövülerek, hastanelik edildi.
Üstelik dövüldüğü yer de öyle sokak ortası falan değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi bir belediye binası. 19 Mayıs Belediyesi.
Belediyenin içerisine elini kolunu sallaya sallaya giren üç firma çalışanı, bir odada sıkıştırdıkları İbrahim Akkuş'a 'sen misin bizim ipliğimizi pazara çıkaran' dercesine saldırıp, yaraladılar.
Zannettiler ki İbrahim Akkuş yalnız. Zannettiler ki İbrahim Akkuş'u döversek, bir daha bizim hakkımızda hiçbir gazeteci tek bir haber yapamaz. Korkuturuz, yıldırırız.
Ben şimdi buradan tüm Samsun milletvekillerini göreve davet ediyorum. Bu firma; Samsun'da bu ay içerisinde 3 hastanenin inşaatını tamamladı. Sanırım şimdilik geçici kabulleri yapıldı.
Bu hastaneler; Salıpazarı, Kavak ve 19 Mayıs Devlet Hastaneleri.
Madem biz haber yaptığımızda dayak yiyoruz, milletvekillerimizden özellikle de muhalefete mensup milletvekillerimiz Erhan Usta başta olmak üzere, Kemal Zeybek, Neslihan Hancıoğlu ve Bedri Yaşar'dan bu hastanelerdeki eksiklikleri birebir kontrol etmelerini, varsa kamuoyunu bilgilendirmelerini rica ediyorum.
Bir sitemim de Samsun Sağlık Müdürlüğü yetkililerine. Madem bu hastane, böylesine eksikliklerle hizmete giriyordu da neden geçici kabulünü yaptınız?
Bu hastaneleri nasıl kontrol ediyorsunuz. İmalat hatalarını bir gazeteci fark ediyor da, sizler nasıl göremiyorsunuz?
Bu köşeden defalarca yazdım. Samsun'daki çok sayıda gazeteci meslektaşım da sürekli benzer uyarılarda bulundu. Hastane inşaatları tamamlandıktan sonra imalat hataları ile dolu diye.
Neden bu uyarılar dikkate alınmıyor?
Şimdi 19 Mayıs Devlet Hastanesi'ndeki eksiklikleri müteahhit firma tamamlayacak mı, yoksa tamamlanmadan mı kesin kabulü yapılıp, bu firmaya hak edişi ödenecek? Bunu da takip edeceğiz.
Bir sitemim de 19 Mayıs Belediye Başkanı Osman Topaloğlu'na. Bu adamlar, gazeteci arkadaşımızı darp edebilme cesaretini, üstelik sizin sorumluluğunuzdaki bir belediyede nasıl bulabiliyorlar?
Ellerini kollarını sallaya sallaya, doğal gaz borularıyla belediyeye nasıl girebiliyorlar?
Sizin seçmeniniz, bırakın seçmen olmayı sizin hemşehrinizi nasıl darp edebiliyorlar?
Bu yazının yazıldığı akşam saatleri itibariyle, yaşanan çirkin saldırıyla ilgili halen tarafınızdan bırakın kınamayı tek bir açıklama dahi yapılmamasının nedeni de merak edilmeyecek gibi değil doğrusu.
Sonuç olarak, Samsun'da kamu çıkarını gözeten, milletin parasıyla yapılan bir hastanedeki eksiklikleri gözler önüne seren bir meslektaşımız, ağır bir hakarete maruz bırakıldı.
Bu saldırıyı yapanlar ise sokakta, aramızda hala ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar.
Ellerinde doğal gaz borusu değil de silah olsaydı ne olacaktı?
Umarım cumhuriyet savcıları da gerekeni yapacaklar ve 3 kişinin hak ettiği cezayı bulmaları yönünde gerekeni yapacaklardır.
30 yıla yakın bir süredir gazetecilik yapan birisi olarak, bir kez daha hatırlatmak isterim ki;
Gazeteciler, kimsenin hoşuna gitsin diye haber yapmazlar.
Doğrunun ve gerçeğin peşindedirler.
Beğenseniz de beğenmeseniz de.
Öyle tarafsız falan da değillerdir;
Tek bir tarafları vardır;
Kamunun yani bu milletin ta kendisi.