Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu; yeni bir düzenleme yaptı ve dedi ki;
"Bağımsız denetimden geçmesi gereken ve elinde 15 milyon TL'den fazla nakit dövizi bulunan firmalar, şayet bu miktar toplam aktiflerinin ya da bir yıllık satış gelirlerinin yüzde 10'unu aşıyorsa TL cinsi ticari kredi alamayacak."
Bu cümleleri anlamayanlar için daha da sadeleştirelim; Yani BDDK diyor ki; elinde yüksek miktarda döviz tutan firmaların Türk Lirası kredi kullanmaları sınırlanacak.
Bu sayede de şirketlerin ellerindeki dövizi satmaları ve bu şekilde piyasadaki döviz arzını artırarak kurdaki yükselişin baskılanması hedefleniyor.
'İşe yarar mı?' diye sorarsanız?
Önce bizim hastalığımızın nedenlerini tekrar hatırlatalım;
Bizim temel sıkıntımız, TL'nin değerini yitiriyor olmasıydı değil mi? Bu sorunu çözebilmeniz için yapmanız gereken öncelikle enflasyonu kontrol altına almanız.
Ama bizim ekonomi yönetimimizin şu anda öyle bir derdi yok. Şu andaki durumda Türkiye'de "enflasyonla büyüme" politikası 'bilinçli' olarak uygulanıyor.
Nasıl mı? Büyümeyi desteklemek için faizler düşük tutuluyor.
Bu durumda da düşük faiz, enflasyonu tetikliyor.
Durum böyle olunca, faizlerin enflasyona paralel bir şekilde artmasını engellediğinizde, gerek kişisel gerek kurumsal düzeyde tasarrufların dövize kaymasına neden oluyorsunuz.
Diğer taraftan; düşük faiz uyguladığınız için, kimse sizin varlıklarınızı cazip bulmuyor ve satın almıyor. Bu nedenle dışarıdan döviz falan da gelmiyor. İşte dövizde yaşadığımız açığın temel nedeni bu.
Bu durumda da geriye, içeride döviz talebini dizginleyecek önlemler kalıyor. İşte BDDK'nın bu son düzenlemesi, buna yönelik. Yani krizin köküne inen değil, yan ektilerini savuşturacak bir uygulama.
Ha dövizde 'hiç mi rahatlama olmaz' derseniz, elbette olur. Ama o da bir süreliğine. Kalıcı bir etki beklemeyin!
'Düşük faiz' inadından vazgeçilmediği sürece, ekonomide toparlanma çok ama çok zor!