Koca bir Kurban Bayramı'nı daha geride bıraktık.
Hali vakti yerinde olanlar kurbanlarını kesebildiler ama ya olmayanlar?
Onlar da eş dost akraba, konu komşu ne ikram ettiyse, çoluk çocuklarına bir miktar da olsa et yedirebildiler.
Allah herkesin niyetlerini kabul etsin!
Bu bayram benim için bir hayli sıkıntılı geçti. Büyüklerimizi ziyaret etmek için köyüme giderken ciddi bir trafik kazası geçirdik.
Çok şükür kimseye bir şey olmadı ama araçlarda maddi hasar meydana geldi.
Kazanın meydana geldiği yer Kavak ilçesine giderken Samsun-Ankara karayolundaki Hacılı Geçidi dedikleri mevkii.
Öğrendiğime göre burası Samsun-Ankara karayolunun en tehlikeli ve kör nokta dedikleri bölümüymüş. Ayrıca sık sık ölümlü ve yaralanmalı kazalar meydana geliyormuş.
Nasıl kaza olmasın?
Bu geçidin olduğu yerde oldukça önemli bir kavşak var. Ama çok sıkıntılı.
Çünkü Samsun tarafından gidenlerin de Kavak tarafından gelenlerin de dikkatli olmamaları ve hızlarını düşürmemeleri durumunda kaza yapma olasılıkları çok yüksek.
Çünkü ne Samsun'dan gidişte ne de Kavak tarafından gelen sürücüler için bu kavşak görüş alanın dışında kalıyor. Karayolundan rakım olarak daha yüksekte, tepede olduğu için fark edilmiyor.
Dikkatsiz ve bu bölgeyi bilmeyen sürücüler, sol şeritte yavaşlayarak kavşağa girmek isteyen sürücülere hızla çarpıyorlar.
Ya da Ankara tarafından gelenler de kavşak olduğunu fark etmedikleri için, karşıdan karşıya geçip köylerine gitmek isteyen araçları fark edemeyerek hızlarını düşürmüyorlar. Bu durumda da ciddi kazalar meydana geliyor.
O yüzden ben bu köşeden Samsun Valisi Orhan Tavlı başta olmak üzere Karayolları Bölge Müdürlüğü yetkililerine de seslenmek istiyorum.
Hacılı Geçidi'nin bulunduğu bölgedeki kavşakla ilgili çok daha belirgin önlemler alınması gerekiyor.
İşaretleme olabilir, trafik levhaları olabilir. Sürücülerin bu geçide gelmeden önce ileride bir kavşak olduğunu mutlaka fark etmeleri lazım.
Aksi taktirde tıpkı bizim yaşadığımız gibi daha birçok kaza meydana gelebilir.
Hadi biz maddi hasarla atlattık ama ölümlü kazaların da yaşandığını hatırlarsak, yeni kazalara meydan vermemek için mutlaka ciddi bir çalışma yapılması lazım!
***
Gelelim ekonomiye…
Efendim bu ülkede meğer sadece ağır enflasyon karşısında ezilen, aldıkları ücretler her gün eriyen vatandaşlar yani bizler yokmuşuz.
Milyonerlerimiz de varmış. Bakın son rakamları BDDK açıkladı. Türkiye’de banka hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat bulunan mudi sayısı, son bir yılda 785 bin kişi artarak 2,3 milyonu geçmiş durumda.
Yine BDDK verilerine göre bu kişilerin sahip olduğu toplam mevduat ise 17 trilyon TL’ye yaklaştı.
Nasıl zengin oluyorlar?
Öyle üreterek, çalışarak falan değil.
Faizle…
Bankalardaki mevduat büyüklüklerindeki değişimi incelediğinizde insanların nasıl milyoner olduklarını da rahatlıkla anlayabiliyorsunuz çünkü.
Mesela 10 bin TL’ye kadar olan mevduatların toplamı 2020 Ocak ayından 2025 Nisan sonuna yüzde 94 oranında artış gösterirken, 10 bin-50 bin TL arasındaki mevduatların değişimi ise yüzde 133 oranında olmuş.
50 bin ila 250 bin TL aralığındaki mevduatların değişimi yüzde 172 olurken, 250 bin ila 1 milyon TL’lik mevduatların değişimi yüzde 504 oranında artmış halde. Aynı dönemde 1 milyon TL üzerindeki mevduatlar ise yüzde 1.111 oranında artış gösteriyor.
Yani faizle mevduatı olanlar paralarına para eklerken, sabit gelirliler enflasyon altında ezildikçe eziliyorlar.
Bu düzen böyle gider mi?
Kısa çöp, uzun çöp mottosunu hatırlarsanız gitmez efendim.
Bu düzen böyle gitmez!