İki aydır elektrik faturaları hem cebimizi hem de beynimizi yakıyor.
Elektriğe yapılan yüzde 15 zammı unutan yurdum insanı, faturasını eline alır almaz, tir tir titremeye başlıyor.
Bir avukatlık bürosunun elektrik faturasının 700 TL, bir fotoğraf stüdyosunun faturasının 900 TL geldiğini bile gördüm.
Konutlarda ise 200 TL'den aşağı faturası olan yok.
Hepimiz adeta elektriğe tutulmuş gibi çarpıldık!
Faturaların yanında çarşı, pazar ve marketlerde de fiyatlar korkunç.
Deterjan, tuvalet kağıdı almak için verdiğim paraya, birkaç yıl önce haftalık alışveriş yapabilirdim.
Her şey aşırı pahalı, ucuzluk marketleri de ucuz değil. Tek bir ürün bile geçen haftadan 4.5 lira zamlı. Geçen ayki aynı alışveriş bedeliyle aynı harcamayı yapabilmeniz ise imkansız!
Durum böyleyken; Asgari ücretle çalışan bir vatandaş, asgari bir yaşam şeklini bile sürdüremezken, bir vekil hanımefendi ise afetzedeleri ziyarete 12 bin liralık ayakkabıyla gidip; "Acılarımız ortak, birlik ve beraberliğimiz daimi, yardımlaşmamız samimi, devletimiz güçlü” diye beyanat verebiliyor.
Haklı tabi; "itibardan tasarruf olmaz"!
Bu da yetmezmiş gibi eylül ayı geldi; okulların açılmasına sayılı günler kala, Samsun'da dolmuş, halk otobüsü, tramvay ve öğrenci servisi ücretlerine de yüzde 14-yüzde 16 zam yapıldı.
Bu zam oranı, toplu sözleşmede memura ve emekliye reva görülen rakamdan bile daha yüksek.
Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, vatandaşın belini büktü.
Sonumuz ne olacak bakalım!
*** *** ***
Önceki dönem Atakum Belediye Meclis Üyesi Mustafa Tüfek, Atakum Belediyesi'nde personel maaşlarının da ödendiği hesaplara haciz uygulanmasıyla ilgili yazım nedeniyle, dün beni aradı.
Tüfek, CHP'li belediyeye üst üste gelen bu hacizlerde, herkesin kaçırdığı bir noktaya işaret ediyor; 1994 yılında bir masa, 4 sandalye ile kurulan Atakum Belediyesi'nin 20 yılda bu derece borçlu duruma getirilmesinde, bir önceki dönemde yapılan 'astronomik' borçlanmalara dikkati çekiyor.
O dönemlerde meclis üyesi olduğu için, belediye bütçelerinin kesip hesap çizelgelerinin tamamı Mustafa Tüfek'in elinde. Dikkat çektiği konu; 2009 yılında belde belediyelerinin kapatılması ise ile ki o dönemde (Taflan, Çatalçam, Altınkum, Kurupelit ve Atakent) belediyeleri, Atakum Belediyesi'ne bağlanmıştı.
Tüfek, geçen 20 yılda bu belde belediyeleri ve Atakum Belediyesi ile birlikte birlikte 14 belediye başkanının, görev yaptığını hatırlatıyor.
İşte zurnanın 'zırt' dediği yer tam da burası.
Tüfek'in elindeki kesin hesap çizelgelerine göre bu belediyeler, Atakum Belediyesi ile birleştiğinde toplam borçlar, 28 milyon TL'ydi, 2009-2014 döneminin sonunda ise Metin Burma ise belediyeyi 34 milyon TL borçla AK partili İshak Taşçı'ya devretti.
Taşçı'nın başkan olduğu 2014-2019 ise 245 bin TL olan şirket borcu 40 Milyon TL'ye, 34 Milyon TL olan belediye borcu ise 200 Milyon'a çıktı.
Mustafa Tüfek, CHP'li Başkan Cemil Deveci'nin sürekli hacizlerle boğuşmasının altındaki 'asıl gerçeğin işte bu 'aşırı borçlanma' olduğunu vurguluyor.
20 yıl hizmet veren 14 belediye başkanı 34 milyon TL borçlanırken, 5 yıl hizmet veren belediye başkanı ise 200 milyon TL borçlanmış.
Geçmiş yönetimin; 'hizmet yaptık, borçlandık' savunmasını duyar gibiyim.
Tamam ama insan biraz da ayağını yorganına göre uzatmalı değil mi?
Şu anda gelinen hale bakar mısınız?
Kapısından hacizlerin eksik olmadığı, batık bir belediye..
Yazık değil mi bu millete!
---
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı..
Emperyalist işgale ve gerici, işbirlikçi Osmanlı yönetimine karşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan ve Türk Ulusal Demokratik Devrimi'nin kazanımlarının sembolü olan 30 Ağustos Zafer Bayramı'mız kutlu olsun.!
Eline ağzına sağlık. Her kelimen doğru. Senin gazeteciliğine ve insanlığına hayranım