AK Parti, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri'nde bir kez daha iş başına geldi.
Seçimlerin üzerinden de yaklaşık iki yıla yakın bir süre geçti.
Fakat AK Parti Hükümeti, TBMM'ye sunulan birçok düzenlemede ve teklifte geri adım attı.
Benim ilk aklıma gelen kamuoyunda "ETKİ AJANLIĞI" düzenlemesiydi örneğin.
Türk Ceza Kanunu’ndaki "casusluk" suçunun kapsamını genişleten ve kamuoyunda etki ajanlığı olarak bilinen düzenleme geçen kasım ayında geri çekildi.
AK Parti Hükümeti'nin geri adım attığı bir diğer düzenleme ise "KREDİ KARTINA VERGİ" getiren düzenlemeydi.
Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek'in Meclise sunduğu bu yasa tasarısı, limiti 100 bin lirayı geçen kredi kartlarından Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na 750 lira katkı payı alınmasını içeriyordu.
Yoğun itirazların ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeler sonlandırıldı.
İktidar, geçen yıl ise Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen, kadının evlendikten sonra bekarlık soyadını tek başına kullanamayacağını dair düzenlemeyi Dokuzuncu Yargı Paketi'ne ekledi ve Meclis'e gönderdi.
Geçen temmuzda alevlenen tartışmaların ardından, kadınlar için soyadı düzenlemesi yargı paketinden çıkarıldı.
AK Parti iktidarının geri adım attığı başka bir düzenleme ise, Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kuruluna, denetim sırasında memurlar ile diğer kamu görevlileri hakkında “görevden uzaklaştırma önerisinde bulunma” yetkisi veren düzenlemeydi. Bu düzenleme de Meclis’te kabul edilen “torba tekliften” aralık ayında çıkarıldı.
Hükümetin sert tepkiler üzerine daha geçen hafta geri çekmek zorunda kaldığı diğer bir düzenleme de İKLİM KANUNU teklifiydi.
TBMM Genel Kurulu'nda, geçtiğimiz haftalarda ilk 4 maddesi kabul edilen, 'İklim Kanunu Teklifi', komisyonda görüşülmek üzere geri çekildi.
Bazı çevre örgütleri, teklifin iklim kriziyle mücadelede ihtiyaçları karşılamadığını belirtmiş ve ticari saiklerle hazırlandığına dikkat çekmişti.
Ayrıca olası iklim felaketleri karşısında halk sağlığını korumaya veya sağlık sisteminde alınabilecek önlemlere dair ilgili düzenlemeler de teklifte yer almıyordu.
Ve son olarak Milli Eğitim Bakanlığı, kamuoyunda sert tepkilere neden olan ve liseleri ayaklandıran "resen öğretmen atamaları"nı da durdurmak zorunda kaldı.
Kamuoyunda “proje okulları” olarak bilinen 30’dan fazla okulda görev yapan 20 binden fazla öğretmenin, “norm kadro” gerekçesiyle 8 Nisan’da görev yerleri değiştirilmişti.
Bunun üzerine öğretmenler, öğrenciler, veliler duruma tepki göstermişti. Türkiye’de pek çok okulda eylemler düzenlenirken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde sendikalar açıklamalar yapmıştı.
Bütün bu geri adımlar neyi gösteriyor?
Öncelikle AK Parti'nin TBMM'deki gücüne rağmen, bazı konularda geri adım atmak zorunda kaldığını, hatta toplumsal muhalefet karşısında bu gücünü kullanamadığını ortaya koyuyor.
Özellikle kamuoyu tepkisi ve muhalefet partilerinin eleştirileri, bu geri adımlarda etkili oluyor.
Sonuç olarak her geri adımda AK Parti iktidarı, aslında siyasi bir itibar kaybına da uğruyor.
***
Dünya gergin günlerden geçiyor. Türkiye ise çok daha zor günler yaşıyor. Şüphesiz böyle bir ortamda Merkez Bankası’nın işi de çok zor. Çünkü çok fazla belirsizlik var.
Hele de Türkiye'deki siyasi gelişmeler, Merkez'in işini daha da zorlaştırıyor. Son tahminlere göre İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklandığı 19 Mart’tan bu yana Merkez Bankasının döviz satışı 49 milyar dolara ulaştı. En kötüsü de döviz kuruna yukarıya doğru büyük bir baskı var.
İşte böyle bir ortamda Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) dün sürpriz bir kararla politika faizini 350 baz puan artırarak, yüzde 46 seviyesine çıkardı.
Öte yandan banka, borç verme faiz oranı ise yüzde 46’dan yüzde 49’a, borçlanma faiz oranını da yüzde 41’den yüzde 44,5’e çıkardı.
Merkez'in faizi yükseltmesindeki asıl nedenin döviz satışları ve devam eden döviz talebi olduğunu düşünüyorum.
Ekonomistler ise bunca belirsizliğe rağmen, Merkez Bankası'nın son kararının "doğru ve yerinde" olduğu görüşünde birleşiyor.